Yaşamının inişleri çıkışları olacak gerçi (bir gün öyle, bir gün böyle?); ama göreceksin ki, yaşayacağın temel oluşum, düşüş olacak: yeteneklerinin daralması; yapabileceklerinin azalması; yaşama yürüyüşünün tık-nefes kalması ? yaşam yolunun kısalması? Yaşarken, sürekli, düştüğünü göreceksin- çeşitli yüksekliklerden çeşitli derinliklere? Yaşamın, düşüşün olacak. Ama bu demek değildir ki yaşamın boşunaydı; önce yükselip sonra düşerek, bir hiç oldu: Zaten, bu yüksekliklere çıkıp, bu derinliklere düşmen, senin yaşamının getirdiği zorunluluktu ? sen, sen olarak, ancak ve zorunlu olarak, o yüksekliklere çıkıp, ancak ve zorunlu olarak, o derinliklere düşebilen olacaktın ? oldun da, oluyorsun da, daha da olacaksın. Yaşamın, zaten, buydu; bu olacak ? sen zaten, busun; bu olacaksın. O yükseklikler ne denli yüksek, o derinlikler ne denli derin olmuşsa, olacaksa, yaşamın da o denli yüksek; o denli derin olmuş ? olacak- demektir. Yaşamın, yüksekliklerin ile derinliklerin arasında gidip gelecek. Yaşamın, yüksek ve derin olacak.
Diğer Oruç Aruoba Sözleri ve Alıntıları
- Bir kopuş noktası gelir hep - bir nokta gelir, bakarız, zaten değişmiş ilişki; öteki, ötekiler, yabancıdan da beter olmuşlar bizim için...
- "Senin ile birlikte yapacağımız -yapacağımızı düşündüğümüz; birbirimize yapacağımızı söylediğimiz- ne çok şeyi yapamadık: bu da, herhalde, ilişkinin bir gereği:- Olanaksızlıklarımız da katılır ilişkimize, olanaklarımız kadar-"
- "Yaşam, belki kavranınca uzak, anlaşılınca yakındır.ya da tersi..."
- özlem her şeyi yakandır. ancak da her şeyi yaktığında özlemdir.
- özlem, örneğin işitmeyeceğini bildiğin birine-yalnızca ona;ama kendi kendine-neredesin?diye seslenmendir.
- "Her ölüm dünyada bir çatlak açar ? bir boşluk bırakıp gider her kişi: öteki
kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş
hissederler kendilerini.
Oysa, zamanla, çevre dokunun da çatlaması ve boşalmasıyla, o çatlak belirsizöteki
çatlaklardan ayırt edilemez- hale gelecek; o boşluk da, zaten yokolacaktır. Ama
kişiler bunu düşünmezler: uğraşıp dururlar o çatlakla, o boşlukla- ama faydasızdır bu
çaba: çatlak kapanmaz, boşluk dolmaz; uğraşıp durur kişiler, kendileri de birer çatlak,
birer boşluk olana dek ? o zaman da görevi yeni kişiler
devralmış bulacaktır kendilerini...
Oysa önemli olan, çatlağı açıkça görebilmek, boşluğu
olduğu gibi yüklenebilmekti.
Çünkü ölüm, onmaz; yaşam, onarılamazdır." - "Çok yalnız -- kimsesiz-- hissettim kendimi : sana seslendim,ağlayarak--- 'Haydi,çabuk gel' diye-- duydun mu beni?... " dedin.
Ben de sana yolda yazığımı gösterdim; belki de tam sen bana seslenirken yazmıştım bunu: -
Rayda parlayan
Güneş kadar hızla
geliyorum sana
Güneş,tuttu, Ay'ın çevresinden dolaştı --- - "Ben senin sevgilin değilim" dedin --- Evet:
"Ben senin sevgilin değilim" dedin,sen bana...
-- Onca ağırlık olmuş yükten sonra,belki de bir hafifleme sağlamalıydı bu söz -- ama şaşıp kaldım, gene de:-
Bütün o olup-bitmişleri,gelip-gitmeleri,alış-verişi,yaşanmışları,paylaşılmışları,çekilmişleri,yok mu sayacaktık,şimdi ?!... - "Bir yeni yolun başında duran kişi,
henüz hiçbir şey bilmiyordur: Ufku,
birkaç adım ötedeki ilk dönemece kadar,
ilk yol- ayrımına kadar uzanır ancak
- ama bir şeyden emindir."
Yürüyeceğinden.. - Bir kopuş noktası gelir hep - bir nokta gelir, bakarız, zaten değişmiş ilişki; öteki, ötekiler, yabancıdan da beter olmuşlar bizim için...