Yağmurlu ve fırtınalı bir havada iki maymun barınaklarının dışında kalmışlar. Köhler tesadüfen oradan geçerken sırılsıklam olmuş titreyen maymunları görmüş. Onlara içeri girmeleri için kapıyı açmış ama maymunlar aceleyle kendilerini kuru barınağa atmak yerine, önce büyük bir memnuniyetle profesöre sarılmışlar. (...) Yıl boyunca, öğleden sonra bir yemek paylaşım seansı düzenlediğim günlerde sabahları şempanzelerin tımar faaliyetlerini kayda aldım. Saha istasyonunun etrafındaki ormandan yapraklı dallar keserdim (şempanzeler taze böğürtlen sürgünlerine ve günlük ağacına bayılır) ve bunları hanımeli dallarıyla bağlardım. İki büyük yaprak demeti içeri fırlatılırdı. Her mevkiden her yetişkin demeti alıp kendine saklayabilirdi çünkü maymunlar mülkiyete saygı duyar. Çok geçmeden talihli demet sahiplerinin etrafını ellerini uzatıp mızıldanan dilenciler sarardı. En yüksek mevkideki erkeğin bile dilendiği görülebilirdi, tıpkı doğada bir şebek cesedi etrafında toplanan maymunların yaptığı gibi. Sonunda bütün herkes ya doğrudan sahibinden ya da dolaylı olarak aile ve arkadaşlar üzerinden temin ettiği yiyeceği kemirmeye koyulurdu. Pek çok farklı seansta yaklaşık yedi bin yiyecek alışverişi ölçtüm. Elimdeki veriler yiyecek edinmeyle sabah saatlerindeki tımar arasında bir bağlantıya işaret ediyordu. Mesela Socko'nun May'i tımar ettiği bir gün, ondan birkaç dal alma şansı onu tımar etmediği günlere oranla çok yüksekti. (...) Şempanzeler intikam da alırlar. Kalabalık bir güçbirliği karşısında bir dövüşü kaybetmişlerse ödeşmek için fırsat kollarlar. Ötekilerden birini, etrafta arkadaşları yokken tek başına yakalarsa saldırırlar. Bunu sistematik olarak yapan erkekler tanıdım: Dört kişilik bir gruba yenilmişlerse zamanını kollar ve bu dörtlünün her biriyle ayrı ayn dört sevimsiz seans yaşarlardı.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?