Yazmak konuşmaktan çok farklıdır. Artık kendi - AlıntıSöz

Yazmak konuşmaktan çok farklıdır. Artık kendimize ait bir yüzümüz olmasın, yazımızın altına saklanalım diye yazarız aynı zamanda. Kağıt yaprağının etrafındaki, yanındaki, dışındaki, uzağındaki hayat, eğlenceli değil sıkıcı ve kaygı yüklü olan, başkalarına gösterilen bu hayat gözümüzün önünde duran ve efendisi olduğumuz o kağıt dikdörtgene dağılsın diye yazarız. Yazmak aslında yalnızca varoluşun değil bedenin de bütün tözünün kalem ve yazının kanallarından kağıdın üstüne ciziktirdiğimiz şu küçücük izlere akıtılmasıdır. Yazarken kurduğumuz hayal, boş kağıt üstüne ciziktirdiğimiz hem ölü hem geveze olan şu karalamalardan ibaret olmak, daha doğrusu sadece onlarda yaşamaktır. Ama uğuldayan hayatın harflerin hareketsiz uğultusu içinde dağılmasına asla ulaşamayız. Kağıdın dışında hayat hep kaldığı yerden devam eder, hep çoğalır, sürer; küçük dikdörtgende sabitlenmez hiç, bedenin ağır hacmi kağıdın yüzeyine yayılamaz bir türlü, o iki boyutlu evrene, o saf söylem çizgisine geçemeyiz asla, metnin cizgiselliğinden ibaret olacak kadar süzülüp incelemeyiz asla, ama varmak istediğimiz hep budur. Öyle sanıyorum ki yazıya zorunluluk niteliğini veren de nefsin, benliğin bu şekilde işaretlere geçirilerek silinmesi, köreltilmesidir. Görüyorsunuz, zevksiz bir zorunluluk, ama sonuçta bir zorunluluktan kaçmak sizi nasıl bunaltırsa, yasayı ihlal etmek sizi büyük bir endişeye gark ederse, o yasaya uymak da en büyük zevk değil midir? Yazma zevki, bence nereden geldiğini de size nasıl kendini dayattığını da bilmediğimiz bu zorunluluğa, her yerden başınızın üstüne sarkan, ağırlığını hissettiren, narsistçe olduğu şüphesiz bu yasaya uymaktır. (Syf 51)

Diğer Michel Foucault Sözleri ve Alıntıları