Türk millet(ini) öldürmeyin. Kökünü kurutayım diyor(lar)mış yok etmeye geliyor(lar)mış. Üstte Türk Tanrısı,Türk mukaddes Yer-Su(ları) söyle demiş: Türk millet(i) yok olmasın diye,millet olsun diye babam İlteriş Kağanı,anam İlbilge Katunu Tanrı tepesinde tutup yukarı götürmüş. Babam kağan on yedi erle çıkmış. Dışarı yürüyor diye haber işitip şehirdeki dağa çıkmış,dağdaki inmiş. Derlenip yetmiş er olmuş(lar). Tanrı güç verdi(ği) için babam kağan(ın) çerisi kurt gibi imiş. Düşman koyun gibi imiş. Doğuya,batıya sefer edip (adam) dermiş. Sayılarını kabartmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. Yedi yüz er olup elsizleşmiş,kağansızlasmış milleti:halayıklaşmış,kullaşmış milleti,Türk türesin(i) elde çıkarmış milleti atalarım türesince yaratmış,heyecanlandırmış.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."