Tanrı sınamak istediğinde beni, Dert verip dermanımı keseydi, Bin bir türlü sıkıntı, utanç yağdırsaydı Göklerden şu çıplak kafama, Boğazıma kadar beni gömseydi yoksulluğa, Tutsak edip kırsaydı bütün umutlarımı, Bir damla huzur bulabilirdim yine de Ruhumun bir köşesinde. Ama hayır, küçümseyen dünyanın Durmadan beni gösteren parmağı Değişmeyen bir alay konusu ediyor beni. Buna da katlanabilirdim; dayanabilirdim buna da. Ne yazık, içime aşkımı sakladığım, Bana isterse hayat, isterse ölüm getiren o kaynaktan, Sevgisini isterse besleyen, isterse kurutan o pınardan. Çıkarılıp atılmak! Ya da orada kalıp orayı kurbağaların Çiftleşip ürediği pis bir su birikintisi saymak! Rengin uçtu bak; Sakin ol, genç, gül dudaklı, masum yüzlü melek! Şimdi cehennem kadar korkunç görünüyorsun sen! Seni koklayanı kendinden geçirip acı veren Zararlı ot, hiç doğmamış olsaydın keşke. ''Ne günah işledim,'' diye soruyor bir de! Bu güzel kağıt, bu eşsiz kitap Üstüne '' Orospu '' yazılsın diye mi yaratıldı? Ne günah işlemiş! İşlemiş! Orta malı seni! Senin yaptıklarını söyleseydim eğer, Cayır cayır yanardı yanaklarım ocak gibi, Utanç denen şeyi yakıp kül ederdi. Ne günah işlemiş! Kokusunu duymasın diye gök burnunu tıkıyor, Ay, gözlerini kapatıyor utançtan. Önüne çıkanı öpen çapkın bile Toprağın derinliklerine sığınmış işitmesin diye. Günahı neymiş?!! Utanmaz orospu!... OTHELLO William Shakespeare Türkçesi : Özdemir NUTKU
Diğer William Shakespeare Sözleri ve Alıntıları
- Yarın, yarından sonra bir yarın, bir yarın daha
Sürüp gidiyor günden güne küçük adımlarla;
Geçmiş günlerimiz ise nice sersemlere ışık tutmuş
Ölüm yolunda, toz toprak olmazdan önce.
Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki:
Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede:
Bir saat gösterip, boyun kırıp gidecek!
Bir daha duyulmayacak artık sesi.
Bir aptalın anlattığı bir masal bu:
Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu. - Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa. - Juliet: Bana romeo'mu ver; sonra öldüğünde
al da küçük yıldızlara böl onu;
onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
bütün dünya gönül verip geceye,
tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe... - Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.. Ölümleri olur zaferleri.. Öpüşürken yanıp tututşan ateşle barut gibi..
- Ey zayıflık ! Senin adın kadın olmalı.
- "Masum uyku...her günün dertlerinin sonunda kaygılarımızı alan uyku, ağır işin rahatlatıcısı, incinmiş zihinlerin merhemi, doğanın ikinci şansı, hayat şöleninin ana yemeği.."
- "Hayat yürüyen bir gölge..Büyük sahnede küçük rolünü oynayan zavallı bir aktör, bir daha adı hiç duyulmuyor..Bir budalanın anlattığı hikaye, gürültülü, tutku dolu..Ve hiç anlamı yok."
- ...
İnanıyorum söylediğini candan söylediğine,
Ama bugünkü karar yarın bozulur çoğu kez.
Hafızanın kulu olmaz kararımız,
Çabuk doğduğu için büyümeden ölür,
Nasıl ki ham meyve dalında durur da,
Oldu mu kendiliğinden düşüverir yere.
Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak,
En çabuk unuttuğumuz şeydir, ne yapsak.
Tutku bitti mi, istem de biter gider,
Ateşli sevinçler de kederler de
Yeminleri yakarlar kendileriyle birlikte.
Sevincin en coştuğu yerde dert en çok yerinir,
Bir dokunmada dert sevince döner, sevinç dertlenir.
Madem bu dünya bile yok olacak bir gün
Sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
Sevgi mi kaderi kovalar, kader mi sevgiyi?
Kimseler çözemedi bu bilmeceyi.
Düşen büyük adamı en sevdiği unutur,
Yükselen züğürde düşmanları dost olur.
Sevgi talihin peşindedir diyecek insan
Bunca dost görünce büyüklere kul kurban!
Başı darda olan dayanak aramaya görsün,
Sözde dostları düşman kesilir bütün.
Ama ilk düşünceme döneyim yine
İsteklerimiz öyle çoktur ki kendimizle
Bütün kurduklarımız yıkılır gider.
Düşünceler bizim, olaylar bizim değiller. - 1.Perde - Sahne IV
...
Soytarı: Dürüstlük bir köpektir ki, kulübesinden çıkmaması istenir. Halbuki dişi tazı hanım hanımcık geçer ocağın karşısına, kokularını da etrafa saçar.
... - 1.Perde - Sahne IV
...
Soytarı: İyi dinle amca: Sahip olduğun her şeyi gösterme. Bildiğin her şeyi söyleme. Varını yoğunu dağıtma. Ata bin yürüme. Kendin öğren, akıl dağıtma. Kazandığının hepsini kumara yatırma. Ve evinde otur. Bire yirmiden daha çok kazanırsın. Huzura eresin.
Lear: Boyundan büyük laflar ediyorsun!
Soytarı: Tıpkı karnı aç dolaşan bir avukat gibi değil mi? Bana bunun için hiç bir şey verilmedi ki. Hiç bir şeyden hiç bir şey çıkabilir mi amca?
Lear: Hiçten hiç bir şey çıkmaz!...
...