Suyu taklit etmemiz gerektiğini söyleyen Taoculuktan etkilenmişimdir biraz. Hiçbir çaba göstermemek ve hayatı sükûnetle göz önünde bulundurmak. Ama mizacım gereği bunun tam tersiyim. Biraz histerik, bir nevi sara hastası bozuntusuyum; saraya yakalanma şansına nail olmamam anlamında. Eğer hakiki bir hastalığım olsaydı, benim için bir kurtuluş olurdu bu. Ama her zaman içsel olarak paramparça bir halde ve hayat görüşüme zıt olan büyük bir gerginlik içinde yaşamak zorunda kaldım, çünkü kendi dışımda bir çıkış bulamadım. Hayat hakkında karanlık bir anlayışım olmasına rağmen, varoluş için daima büyük bir tutku besledim. Öyle büyük bir tutku ki, ters yüz olarak hayatın inkârına dönüştü, çünkü yaşam iştahımı tatmin etme yolları yoktu elimde. Böylece, demek ki hayal kırıklığına uğramış bir adam değilim; ama çaba fazlasından ötürü içsel gücü kalmamış bir adamım. Edilgenlik benim için ulaşılmaz bir idealdi. Niçin intiharı seçmediğimi sordular bana. Ama benim için intihar olumsuz bir şey değil. Aksine. İntiharın olması fikri bana hayata tahammül etme ve kendimi özgür hissetme imkânı veriyordu. Bir köle gibi değil, özgür bir insan gibi yaşadım. * * * Gençken her an ölümü düşünüyordum. Bu bir saplantıydı, yemek yerken bile. Bütün yaşamım ölümün hükmü altında geçiyordu. Bu düşünce beni hiç rahat bırakmadı, ama zamanla zayıfladı. Hala bir saplantı, ama bir düşünce değil artık. (Hedefsiz yaşamak bölümünden)
Diğer Emil Michel Cioran Sözleri ve Alıntıları
- Hiçlik karşısında her kelimeyle bir zafer kazansak bile, onun zorbalığına daha da fazla maruz kalmamıza yol açar bu. Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz... Konuşulanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuyoruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Hiçlik karşısında her kelimeyle bir zafer kazansak bile, onun zorbalığına daha da fazla maruz kalmamıza yol açar bu. Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz... Konuşulanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuyoruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak kendi boyutlarına karşı körleşmektir.
- Bütün cinayetlerin sorumluluğu tapma gücündedir: Bir tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, buna razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. Hiçbir hoşgörüsüzlük, ideolojik taviz vermezlik veya din yayıcılığı yoktur ki, şevkin hayvani temelini açığa vurmasın.
- Hakikaten yalnız varlık, insanlar tarafından terk edilmiş olan değil insanlar arasında acı çekendir.
- Anlar birbirini izler: Bir kapsamları olduğu yanılsamasına, ya da bir anlamları olduğu hayaline kapılmak için hiçbir sebep yoktur; cereyan ederler; seyirleri bizim seyrimiz değildir; sersem bir algıya hapsolmuş bir şekilde akışını seyre dalarız onların.
Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya, birbirlerine yokluklarını yansıtan iki ayna, aynı hiçlik görüntüsü... Hayalperest bir budalalığın etkisi altındaymış gibi, her şey aynı seviyeye gelir: Artık doruklar da yoktur, uçurumlar da... Yalanlardaki şiir, bir muammanın dürtüsü artık nerede keşfedilir? - Cani özgürlüğünü sınırsız bir şekilde kullanır ve gücünün fikrine karşı koyamaz. Başkalarının hayatına son verme konusunda, o da her birimizle aynı düzeydedir. Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kabuslarını cesetlerle doldururlar.
- İnsan kendini Şeytan'da çok fazla bulduğu için O'na tapamaz; ondan bilerek nefret eder; kendinden yüz çevirir ve Tanrı'nın yoksul vasıflarını ayakta tutar.
- Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz. Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Günlere tutunuyoruz, çünkü ölme arzusu fazla mantıksaldır, bundan dolayı da işe yaramazdır.