Silas keçeyi o gün, gerekli görülen iki saatten daha fazla taktığı halde, bunun sıradan birgün olmadığını biliyordu. Tokayı kavrayarak, bir diş geri çekince, etine daha fazla batan kancalar yüzünden irkildi. Yavaşça nefes vererek, ıstırabının arındırıcı ayininin tadını çıkarttı. Acı iyidir, diye fısıldadı Silas. Peder Josemarîa Escrivânın -Öğretmenlerin Öğretmeni-kutsal mantrasını tekrar ediyordu. Escrivâ 1975 yılında öldüğü halde hikmeti devam ediyor,sözleri yere diz çöküp bedensel çile diye bilinen kutsal ibadeti yerine getiren binlerce sadık hizmetkâr tarafından fısıldanıyordu. Silas artık dikkatini, yerde yanında düzgünce sarılı duran, düğümlü ağır ipe vermişti. Cezalandırma. Düğümler, kurumuş kanla katılaşmıştı. Kendi ıstırabının etkilerini temizlemek isteyen Silas hızlı bir dua okudu. Ardından, ipin bir ucundan tutarak gözlerini kapattı ve omzunun arkasından sertçe indirirken, düğümlerin sırtına çarpmasını hissetti. Yeniden kendini kırbaçlayarak, omzunun arkasına kuvvetle vurdu. Kamçı darbelerini tekrar, tekrar indirdi. Bedeni cezalandırma. Sonunda kanın aktığını hissetti.
Diğer Dan Brown Sözleri ve Alıntıları
- "Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır."
- Daha fazla zamana nasıl da ihtiyacım var.. ama zaman, geniş servetimin bile satın alamayacağı bir şey.
- Ardımda bıraktığım hediyeyi insanlığın anlaması için dua ediyorum.
Hediyem, gelecektir.
Hediyem, kurtuluştur.
Hediyem, cehennemdir. - BURADA BU TARİHTE BÜTÜN DÜNYA SONSUZA DEK DEĞİŞTİ.
Plakanın üstünde bir isim ve bir tarih yazıyordu.
İsim müşterilerine aitti.
Tarih... ertesi gündü. - Geçmişte verdiğimiz kararlar geleceğimizin mimarıdır.
- Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion'unda
ve kulağını yere daya,
dinle suyun şırıltısını.
Batık sarayın derinliklerine in,
orada, karanlığın içinde bekler khthonik canavar
kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün
ki yansıtmaz yıldızları... - Ben Gölge'yim.
Acılar kentinden kaçarım.
Sonsuz kederin içinden uçarım.
Arno Nehri kıyılarında nefes nefese sürünüyorum... Via dei Castellani'ye doğru sola dönüyor, kuzeye yöneliyor, Uffizi'nin gölgelerinde koşturuyorum.
Hala peşimden geliyorlar.
Şimdi, tükenmez bir kararlılıkla avlanırken ayak sesleri daha da yükseliyor.
Yıllarca peşimi bırakmadılar. Onların bu ısrarcılığı, yeraltında kalmama... arafta yaşamama... bir yeraltı canavarı gibi toprağın altında çabalamama sebep oldu.
Ben Gölge'yim. - Sizi cahiller! Geleceği görmüyor musunuz? Yaratımın ihtişamını anlamıyor musunuz? Peki ya gerekliliğini?
- ''Bir fikrin geniş kitleler tarafından kabul edilmesi, onun gerçekliğinin ispatı değildir.''
- Daha fazla zamana nasıl da ihtiyacım var.. ama zaman, geniş servetimin bile satın alamayacağı bir şey.