Profesör konuşmamdan sonra ayağa kalkıp, adeta suçlayıcı bir tonla hönkürdü: Bu erkeklerin nesi var böyle?! Dişi egemenliği sinirlerine dokunmuştu. Halbuki ben, bonoboların cinsel ilişki sıklıklarını ve düşük saldırganlık seviyesini hesaba katarak, şikayet edecek fazla da bir şeyleri olmadığını düşünürüm. İnsan ve şempanze biraderlerine nazaran daha az stres altında oldukları söylenebilir. Profesöre verdiğim cevap -erkek bonoboların keyfinin yerinde olduğu- onu pek tatmin etmişe benzemiyordu. Bu maymun, soyumuza ve davranışımıza dair önyargıları derinden sarsıyor. Peki erkek bonobo olmanın nesi güzel? Bir kere doğada, erkek/dişi bonobo oranı neredeyse bire bir. Bonobo toplulukları eşit sayıda erkek ve dişiden oluşuyor, halbuki şempanzelerde dişiler erkeklerin iki katı. İki türde de doğumdaki cinsiyet oranı bire bir olduğuna ve topluluk dışında dolaşan erkekler olmadığına göre, demek ki şempanzelerde erkeklerin ölüm oranı çok daha yüksek. Bu türün topluluk içi savaşları, daimi iktidar mücadelesinden kaynaklanan yaralanmalar ve stres düşünüldüğünde şaşacak bir şey yok. Sonuçta erkek bonobolar, maço akrabalarından daha uzun ve sağlıklı bir hayat sürüyor. Bir aralar bonoboların bizimki gibi bir aile yapısı olduğu zannediliyordu: Yetişkin erkeklerin belli dişilerle istikrarlı ilişkileri vardı. Nihayet bizi monogaminin kökeni hakkında aydınlatacak maymunu bulduğumuzu düşünmüştük. Sonra Kano ve diğerlerinin sabırlı arazi çalışmalarından bu bağların ana oğul arasında olduğunu öğrendik. Erişkin erkekler ormanda annelerinin peşinden ayrılmıyor, hele anneleri yüksek mevkideyse onun ilgi ve korumasından faydalanıyorlardı. Aslında erkek hiyerarşisi annelerle ilgili bir şey. Erkek bonobolar kendi aralarında sürekli değişen koalisyonlar oluşturmak yerine annelerinin gözündeki konumları için yarışıyorlar.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?