Neo-ateistler kendilerine akıllılar diyor, böylece inananların o kadar akıllı olmadığını ima ediyorlar. Aziz Paulus'un inanmayanlar karanlıklar içinde yaşar sözünü tepetaklak ediyorlar: Sadece inanmayanlar ışığı görmüştür. Herkesi bilime güvenmeye davet ediyor ve etiği doğalcı dünya görüşü üzerine temellendiriyorlar. Din kurumları ve bu kurumların primatları (papalar, piskoposlar, mega-vaizler, ayetullahlar ve hahamlar) konusundaki şüphelerini ben de paylaşıyorum ama dini değerli bulan pek çok insanı aşağılamaktan nasıl bir fayda gelebilir? Asıl önemlisi, bilimin sunabileceği başka bir seçenek var mı? Bilim, hayatın anlamım açıklama ya da bize hayatımızı nasıl yaşayacağımızı söyleme gibi işlere bakmaz. (...) Biz, bilim insanları, bazı şeylerin neden böyle olduklarım, nasıl işlediklerini bulma konusunda iyiyizdir. Ben biyolojinin, maneviyatın NEDEN ŞU ANKİ HALİNDE OLDUĞUNU anlamamıza yardım ettiğine inanıyorum ama buradan çıkıp da manevi tavsiyelerde bulunmak bana haddini aşmak gibi geliyor. (...) Dünyanın her yerinde insanların, mimariden müziğe, sanattan bilime bütün kazanımları dinle kol kola gelişmiştir, ayrı değil. Bu yüzden de din olmadığında maneviyatın neye benzeyeceğini tahmin etmek imkansızdır. Bunun için asla dindar olmamış, şimdi de olmayan bir insan kültürünü ziyaret etmek gerekir. Böyle bir kültürün var olmaması bizi bir duraklatmalıdır.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?