Mesela bulaşıcı esnemeye en açık insanlar, en fazla empati hisseden insanlar. Otizm gibi empati bozukluğu olan çocuklarda esneme bulaşması hiç yok. Esneyen maymunları seyreden şempanzelerimiz deli gibi esniyor, ama ancak videodaki maymunu şahsen tanıyorlarsa. Yabancıların videoları hiçbir etki yaratmıyor. Bu da meselenin bir ağzın açılıp kapandığını görmekten ibaret olmadığını düşündürüyor: filmi çekilen bireyle özdeşleşmek de bunun bir parçası. Bütün empati araştırmalarında, ister insan olsun ister hayvan, tanışıklığın rolü biliniyor. Empatik tepkiler, birine kendimizi ne kadar yakın hissediyorsak, onunla ne kadar çok şey paylaşıyorsak, o kadar kuvvetleniyor. (...) Mesela Lincoln'ün kölelikle mücadele etme kararı, başkalarının acılarına verdiği duygusal tepkiden kaynaklanıyordu büyük ölçüde. Birbirine zincirlenmiş köleleri hatırlamanın daimi bir işkence olduğunu yazmıştı Güney' deki bir arkadaşına. Çok önemli siyasi kararlar bile, en azından kısmen empatiden kaynaklanıyorsa, ağırlığını küçümsemenin manası yok. Ben şahsen, empati ve dayanışmadan yoksun bir toplumda yaşamaya değmeyeceğini düşünüyorum. (...) Empati maalesef taraf tutar; Zürih Üniversitesi'nde başkalarınin acısına verilen tepkileri ölçmek için yapılan deney de bunu göstermiştir. Bir grup erkeğe, kendi takımlarının ya da rakip takımın taraftarlarının, ellerine bağlanan elektrotlarla canlarının yakılması seyrettirilmiştir. İsviçrelilerin futbolu ciddiye aldığını söylemeye gerek yok. Sadece kendi kulüplerinin taraftarları onlarda empati uyandırmıştır. Hatta rakip takım taraftarının elektrik şokuna maruz kaldığını seyretmek, beynin haz bölümlerini harekete geçirmiştir. İşte komşuyu sevmek buraya kadar!
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?