Maymunlara bazen quadrupedal (dört ayaklı) denir ama bonobolara quadrumanual (dört elli) dense yeridir. Jimnastik becerileri diğer maymunlann hepsinden daha fazla gelişmiştir; zıplar, daldan data atlarlar, inanılmaz bir çeviklikle ağaç tepesinde hareket ederler. Gerilmiş ipte, yerde yürür gibi rahatça iki ayak üzerinde yürürler. Bu akrobatik yetenekler, kısmen bile ormandan çıkmak zorunda kalmamış, dolayısıyla ağaç üzerindeki hayat tarzından ödün vermemiş maymunlar için gayet kullanışlıdır. Bonoboların şempanzelerden daha ağaççıl oldukları, vahşi ortamda bir bilimciyi ilk kez gördüklerinde verdikleri tepkilerden de anlaşılır: Şempanzeler üzerinde durdukları ağaçtan yere atlayıp koşarak kaçar; bonobolar ise ağaçtan ağaca kaçar ve ancak iyice uzaklaştıklarında yere inerler. (...) Şempanzelerle bonoboları ayırmanın en kolay yolu onları dinlemektir. Şempanzenin pes huu-huu sesi bonoboda yoktur. Bonoboların sesleri öyle tizdir ki (daha ziyade hii-hii gibi), Münih'teki Hellabrunn Hayvanat Bahçesi'ne ilk bonobolar geldiğinde, müdür onları neredeyse geri gönderecekmiş. Bolobo'dan gelen kafeslerin örtüsünü açıp bakmadığından, duyduğu seslerin maymunlardan geldiğine inanamamış.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?