KENDİNE ACINDIRMAK Kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça, yakışıksız bir duyumuz vardır. Dertlerimizle dostlarımızı acındırmak, kendimize vah vah dedirtmek. Başımıza gelenleri büyütür, şişirir, karşımızdakini ağlatmak isteriz, neredeyse. Başkalarını kendi dertleri karşısında soğukkanlı gördük mü överiz, ama soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi darılırız, kızarız. Dertlerimizi anlamaları yetmez, yanıp yakınmalarını isteriz. Oysaki insan sevincini büyülterek anlatmalı, üzüntülerini kısaltarak. Kendini yok yere acındıran gerçekten dertli olunca acınmamayı hakeder. Durmadan vahlanan kimse vahlanılmaz olur. Kendini canlı iken ölü göstereni, ölü iken canlı görebilir herkes. Öylelerini gördüm ki, eş dost kendilerini gürbüz, keyifli görecek diye ödleri kopar, iyileşmiş sanılmamak için gülmelerini tutarlardı. Sağlık, kimseyi acındırmadığı için, nefret ettikleri bir şey olurdu. İşin tuhafı, bu gördüğüm kimseler kadın da değildi.
Diğer Michel de Montaigne Sözleri ve Alıntıları
- "...Bir başkasına bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir şeydir.Kendimiz -ki en iyi, en emin sığınağımız odur, - kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince.
- ''Bir gün demiş ki ona; Talih ne kadar güler yüz gösterirse göstersin, ömürlerinin son günü geçmeden, insanlar mutlu saymamalı kendilerini.''
- Fazla yüz bulan, her dediğini yaptıran aşk bezginlik verir. İyi bir yemeği fazla kaçırmak da mideyi bozar.
- Fazla yüz bulan, her dediğini yaptıran aşk bezginlik verir. İyi bir yemeği fazla kaçırmak da mideyi bozar.
- "Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim."
- Aşkın ölümsüz bir ruh kadar ölümsüzlük arzusu olduğu fikrindeydi.
- Kanunlar Üstüne: ...Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir, başka birşeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çoğu kez budala, ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok,daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?...
- ... paranın saklanması kazanılmasından daha zahmetli bir iştir...
- Söz Özgürlüğü: ... Kralların şaştığım tarafı, hayranlarının bu kadar bol olmasıdır. Herşeyimizi emirlerine verelim, ama düşüncemiz bize kalsın. Önlerinde bükülen dizlerimiz olsun, aklımız değil...
- Öfke Üstüne: ... Hiçbir şey öfke kadar insan düşüncesini sapıtamaz. Öfkesine kapılıp bir suçluyu idama mahkum eden bir yargıca ölüm cezası vermekte kimse tereddüt etmez. Öyleyse neden babaları ve hocaları öfkeli iken çocukları dövmekte serbest bırakıyoruz? Bu artık eğitim olmaktan çıkıyor. Ceza çocuklara verilen bir ilaç sayılmalı, öyle verilmelidir.Bir doktorun hastasına karşı öfkelenmesini kabul edebilir miyiz?...