İçgüdüsel bir tepki sisteminin yanı sıra bir de duygusal tepki sisteminin olmasının güzelliği, sonucun belirsiz olması. İçgüdü hayvanlara ya da insanlara, belli koşullar altında belli şekilde davranmalarını söyleyen genetik bir program. Duygularsa, durumun değerlendirilmesi ve seçeneklerin tartılmasıyla birlikte bazı değişikliklere sebep olur. İnsanların ve diğer primatların çok katı içgüdüleri olup olmadığı açık değildir ama duyguları olduğuna hiç şüphe yoktur. Alman uzman Klaus Scherer duyguları şöyle tanımlıyor: Bir organizma için belli bir zamanda neyin en önemli olduğu temelinde, girdi ve çıktı arasında aracılık eden, zeki bir arabirim. Duyguları akıllı addettiği için bu tanım içgüdü karşıtı görünebilir ama duyguyla biliş arasındaki ayrımın tartışma konusu olduğunu unutmayın. Bu ikisi iç içe geçmiştir. Dahası ikisi arasındaki etkileşim, muhtemelen insanlar ve diğer primatlarda birbirine çok benzer şekildedir. Duyguları düzenlemeye yarayan alın korteksinin, bizim türümüzde fazlasıyla büyük olduğu ileri sürülürdü ama bu görüş eskide kaldı. İnsan beyin korteksi, tıpkı bütün memelilerde olduğu gibi beyindeki nöronların % 19'unu barındırır. Bu yüzden de beynimize lineer büyümüş primat beyni denir. Büyük olabilir ama farklı bölümlerinin birbirleriyle ilişkileri istisnai değildir.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?