İnsanları, esasen iyi ama kötülüğe muktedir görmek de, esasen kötü ama iyiliğe muktedir görmek de mümkün. Ben birinci gruptanım ama literatür sadece olumsuz tarafı vurguluyordu. Hatta olumlu eğilimlere bile sanki sorunluymuşlar gibi isim takılıyordu. Hayvanlar ve insanlar ailelerini mi seviyor? Hadi buna kayırma diyelim. Şempanzeler kendi elleriyle arkadaşlarına yemek mi yediriyor? Hadi buna araklama ve otlakçılık diyelim. Hakim yaklaşım iyiliğe karşı şüphe doluydu. (...) Sonra mesela, en aşın uçta konumlanan Amerikalı evrim biyoloğu George Williams var. Doğanın ne kadar aşağılık olduğuna dair karanlık bir değerlendirme yaptıktan sonra, Huxley'in yaptığı gibi doğaya gayri ahlaki ya da ahlaken kayıtsız demenin yeterli olmayacağını buyurmuştu. Doğayı büyük ahlaksızlıkla suçlamış, böylece evrim sürecine ahlaki faillik yakıştıran ilk ve umuyorum tek biyolog olmuştu. (...) Darwin, ahlakı evrim süreciyle ilişkilendirmekte ve insanın iyilik eğilimini teslim etmekte hiç zorlanmamıştı. Benim için en ilginç olanı, başka hayvanlarla insan arasında duygusal bir devamlılık görmüş olmasıydı. Huxley için hayvanlar akılsız otomatlardı ama Darwin hayvanların duygularına, sempati duyma becerilerine dair koca bir kitap yazmıştı.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?