İlk kitabımı yirmi bir yaşında Rumence yazdım; bundan sonra bir şey yazmamaya karar vermiştim. Sonra bir tane daha yazdım, kendime yine aynı sözü vererek... Kırk yıldan fazla bir zamandır bu komedi tekrarlandı. Çünkü yazmak, ne kadar az olursa olsun, bana bir yıldan ötekine geçmede yardım etti; zira, ifade edilmiş saplantılar zayıflıyor ve bir ölçüde aşılıyor. Eminim ki eğer kağıtları karalamasaydım, uzun zaman önce kendimi öldürmüş olurdum. * * * Hayata küfretmek için, kendime küfretmek için yazdım. Sonuç? Kendime daha iyi katlandım, hayata da daha iyi katlandım. * * * Ne tuhaftır ki Rumen halkı dünyanın en kaderci halkıdır. Gençken bu beni öfkelendiriyordu; dünyayı açıklamak için kader ve alınyazısı gibi şaibeli metafizik kavramlardan medet umulması. Yani anlayacağınız, yaşlandıkça kendimi kökenime daha yakın hissediyorum. Artık bugün kendimi Avrupalı, Batılı hissetmem gerekirdi; ama durum hiç de öyle değil. Epey ülke gördüğüm ve epey kitap okuduğum bir ömrün sonunda, Rumen köylüsünün haklı olduğu sonucuna vardım. O hiçbir şeye inanmayan; insanın mahvolmuş olduğunu, yapacak bir şey kalmadığını düşünen ve kendini tarih tarafından ezilmiş hisseden köylünün... O kurbanlık ideolojisi, bugün benim de anlayışım oldu, tarih felsefem oldu. Gerçekten, bütün entelektüel birikimim hiçbir işe yaramadı! * * * Bana birçok defa, kitaplarımda yazdıklarımın söylenecek şeyler olmadığını söylediler. Çürümenin Kitabı çıktığında, Le Monde gazetesinin eleştirmeni bana bir sitem mektubu gönderdi; siz farkında değilsiniz ama bu kitap gençlerin eline de geçebilir! diye. Saçmalık bu. Kitaplar ne işe yarayacak? Öğrenmeye mi? Bunun hiçbir ilginçliği yok, çünkü bunun için okula gitmek kafi. Yok; bir kitabın hakikaten bir yara olması gerektiğine, okurun hayatını herhangi bir şekilde değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Benim kitap yazarkenki fikrim, birinin gözünü açmaktır, onu sopalamaktır. * * * Okuru okumadan evvelki halinde bırakan bir kitap, başarısız bir kitaptır. (Metafizik bir vatansızım ben bölümü)
Diğer Emil Michel Cioran Sözleri ve Alıntıları
- Hiçlik karşısında her kelimeyle bir zafer kazansak bile, onun zorbalığına daha da fazla maruz kalmamıza yol açar bu. Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz... Konuşulanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuyoruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Hiçlik karşısında her kelimeyle bir zafer kazansak bile, onun zorbalığına daha da fazla maruz kalmamıza yol açar bu. Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz... Konuşulanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuyoruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak kendi boyutlarına karşı körleşmektir.
- Bütün cinayetlerin sorumluluğu tapma gücündedir: Bir tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, buna razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. Hiçbir hoşgörüsüzlük, ideolojik taviz vermezlik veya din yayıcılığı yoktur ki, şevkin hayvani temelini açığa vurmasın.
- Hakikaten yalnız varlık, insanlar tarafından terk edilmiş olan değil insanlar arasında acı çekendir.
- Anlar birbirini izler: Bir kapsamları olduğu yanılsamasına, ya da bir anlamları olduğu hayaline kapılmak için hiçbir sebep yoktur; cereyan ederler; seyirleri bizim seyrimiz değildir; sersem bir algıya hapsolmuş bir şekilde akışını seyre dalarız onların.
Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya, birbirlerine yokluklarını yansıtan iki ayna, aynı hiçlik görüntüsü... Hayalperest bir budalalığın etkisi altındaymış gibi, her şey aynı seviyeye gelir: Artık doruklar da yoktur, uçurumlar da... Yalanlardaki şiir, bir muammanın dürtüsü artık nerede keşfedilir? - Cani özgürlüğünü sınırsız bir şekilde kullanır ve gücünün fikrine karşı koyamaz. Başkalarının hayatına son verme konusunda, o da her birimizle aynı düzeydedir. Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kabuslarını cesetlerle doldururlar.
- İnsan kendini Şeytan'da çok fazla bulduğu için O'na tapamaz; ondan bilerek nefret eder; kendinden yüz çevirir ve Tanrı'nın yoksul vasıflarını ayakta tutar.
- Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz. Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.
- Günlere tutunuyoruz, çünkü ölme arzusu fazla mantıksaldır, bundan dolayı da işe yaramazdır.