Horasan'da kurulan bu devlet Azerbaycan, Irak, Suriye ve Anadolu'yu sonradan fethetmiş ve en son aldığı Anadolu'nun kapılan 1071 Malazgirt Savaşı ile açılmıştır. Selçukların Türkiyesi İslâmiyet'ten önceki ve sonraki bütün zamanlarda olduğu gibi, birkaç hükümdarla birden idare olunurdu. Devletin genişliği ve Türk hakimiyet telakkisi bunu gerektiriyordu. Selçuk Türkiyesi'nde dört sultan bulunuyor, fakat bunlardan üçü Horasan'daki büyük sultanı baş tanıyordu. Rum yani Anadolu'daki sultan bu tabi hükümdarlardan birisiydi. Bütün eski tarihimizde olduğu gibi tabi hükümdarlar büyük sultana danışmadan yabancı komşularıyla ve hatta bazen birbirleriyle de çarpışıyorlar, fakat bu hâl, Avrupa milletlerinde de gördüğümüz gibi devletin birliğini bozmuyordu.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."