Hazırdım. Formamı giyip kitapları kaptım. ?Tramvaya bin!? diye tembih ediyorlardı. Ne tramvay ne başka bir şey. İki yüz réis?i saklıyor, yokuşu yürüyerek çıkıyordum. Parayı teneffüste hindistancevizli dondurma almak için kullanacaktım. Junqueira Aires Sokağı?nın yokuşunu uçar gibi çıkıyordum, çünkü Saray Meydanı?na vardığımda Tarcísio Medeiros?la buluşacaktım ve birlikte Ieda?nın evinin önünden geçecektik. Ne güzel kızdı Ieda. Yaşı bizden büyüktü ve benim kuzenlerimden ikisiyle flört ediyordu. Hatırlıyorum da onu ilk kez bir köşeye sıkıştırdığımda ?sanıyorum ilk ve son oldu? ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum, ama sonradan kendimi tam bir erkek gibi hissetmiştim. Ieda uzaktan bakıp el sallıyor, akşam kahvaltısı için götürdü-ğüm sapoti?yi yiyordu. Ieda?nın bir anda pencereden kaybolduğu çok oluyordu: Annesi içeri çekiyordu onu. O zaman ben de bir koşu tutturuyordum.
Diğer Jose Mauro de Vasconcelos Sözleri ve Alıntıları
- Onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum Ayağının bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.
- Dayak yemekten başka işe yaramayan ben hiç değilse başkalarının seviştiğini seyredecektim
- "Nen var Zeze?"
"Hiç. Şarkı söylüyordum."
"Şarkı mı söylüyordun?"
"Evet."
"Öyleyse ben sağır olmalıyım."
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim. - -Xururuca!
-Ne var?
-Ağlamak kötü bir şey mi?
-Ağlamak hiçbir zaman kötü değildir, budala.Neden sordun?
-Bilmiyorum, bir türlü alışamadım. Sanki yüreğim boş bir kafes... - "Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu.Acı,insanın birlikte ölmesi gereken şeydi.Kollarda,başta en ufak güç bırakmayan,yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
- "Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını fark edemiyorum. Bazen suratıma garip bakıyorlar, o zaman uyanır gibi oluyorum."
- "Tanrı'nın güneşi bu denli güzelse sen bir de ötekini düşün."
Nutkum tutulmuştu.
"Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek."
"Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten." - ey büyüleyici kadının güzel görüntüsü
ah bir mihrap dikebilsem adına
ışığımsın,düşlerimsin
biricik sevgilimsin benim... - ''Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla,
aynı üzüntüden payını alan büyük ve hüzünlü kişiler. '' - "Daha çok anlat" dedim.
"Hoşuna gidiyor mu?"
"Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
"Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"
"Gider gibi yaparız."
Jose Mauro De Vasconcelos, Şeker Portakalı.