Hayatını yalnızca alışkınlıktan dolayı sürdüren insanlar, yoğun bir sıvının içindeymiş gibi hareket etmeye alışıktırlar. Hayatlarını anca bu şekilde sürdürebilirler. Yaşamaları, görmemelerine bağlıdır. Fakat bu sıvı buharlaştığı zaman, sansürsüz, pis kokulu, rezil bir alt-hayat çıkar ortaya. Lanetlenmiş şehirlerin yıkıntılarıyla kaplı kayıp kıtalar, hırıltıyla son nefeslerini verirken donup kalmış kadim yaratıkların eti dökülmüş iskeletleri, benzersiz, bir vahşet manzarası belirir gözler önünde.
Diğer Susan Sontag Sözleri ve Alıntıları
Fotoğrafların her tarafa yayılmış olması, etik duyarlılığımızı ölçülmez derecede etkilemektedir. Fotoğraflar, zaten muazzam ölçüde kalabalık olan dünyaya, bir de onun görüntülerden oluşan bir kopyasını eklediklerinde, dünyanın sahiden de olduğundan daha fazla elle tutulabilir bir yer olduğu duygusunu hissettirirler bize.
Fotoğraf toplamak, dünyayı biriktirmektir: Filmler ve televizyon programları duvarları ve ekranları aydınlatır, onlara yansıyan ışıkları titreştirir ve sonra da kaybolup giderler; oysa, durağan fotoğraflarda rastladığımız görüntü, aynı zamanda oldukça hafif. ucuza üretilen ve kolayca taşınıp biriktirilerek saklanabilen bir nesnedir.
Fotoğraflar belki de, bizim modern diye bildiğimiz çevreyi oluşturan ve koyultan bütün nesnelerin herhalde en esrarengiz olanlarıdır. Fotoğraflar gerçekten de zaptedilrniş deneyimlerdir; fotoğraf makinesi ise, biriktirmeye meyilli bilincin ideal kolu. Bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğraflanmış olan o şeyi ele geçirmektir. Başka bir deyişle, bir şeyin fotoğrafını çekmek, dünyayla, insanda bilgilenme -dolayısıyla, güçlenme- duygusu uyandıran bir şekilde ilişkiye girmektir.
Son dönemlerde fotoğraf, neredeyse seks ve dans kadar yaygın biçimde rastlanan bir eğlenceye dönüşmüş durumdadır (demek ki, her kitlesel sanat formu gibi fotoğraf da çoğu insan tarafından bir sanatmış gibi icra edilmemektedir).
Diane Arbus, "Ben fotoğrafı her zaman, yapılması haylaziık isteyen bir şey olarak düşündüm -fotoğrafı bana en çok sevdiren şeylerden birisi buydu ve ilk defa çektiğimde bunu çok sapkınca bulmuşturn," diye yazmıştı.
İnsanlar süreç içinde, gün geçtikçe daha fazla görüntü şokuna uğratılmış bir dünyada yaşıyor olmanın bedelini ödercesine, saldırgan eğilimlerini silaha sarılmaktan ziyade, daha çok fotoğraf makineleriyle dışa vurmayı öğrenebilirler.
İnsanların silahlarına kurşun doldurmayı bırakıp, fotoğraf makinelerine film makarası takmaya yöneldikleri durumlardan birisi, Doğu Afrika'da fotoğraf çekme safarisİnİn silahla avlanma safarisinin yerini almaya başlamasıdır. Avcıların artık WinchesteI'leri değil, Hasselblad'ları vardır; tüfekle hedefi vurmak için teleskopik gözden bakmak yerine, bir fotoğraf karesinin çerçevesini tutturmak amacıyla vizörden bakarlar.
Mallarme, dünyadaki her şeyin bir kitapta sona ermek için ortaya çıktığını söylemişti. Günümüzdeyse her şey bir fotoğrafta sona ermek için vardır.
bugün yaşadığımız semtte ilk defa bir porno film seyrettiğimizde ya da akşam televizyonda vahşet görüntüleriyle karşılaştığımızda kapıldığımız duygular, Arbus'un fotoğraflarına ilk defa baktığımızda hissettiklerimizden çok da farklı olmayacaktır.
Geçmişi tüketilebilir bir nesneye döndüren fotoğraflar, birer kestirme yoldur. Her fotoğraf koleksiyonu, tarihin sürrealist montajı ve sürrealist kısaltılmışının birer egzersizidir.
Katlanmak, değişmekten daha kolaydır. Ama insan bir kere değişince, katlanılan şeyleri hatırlaması zordur.
Sylvia Plath
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
Cemal Granda
Yılmaz Yeşildağ
Tarryn Fisher
Ümit Yaşar Oğuzcan
Nermin Bezmen
İlber Ortaylı
Rıfat Ilgaz
Sibel Eraslan