Hasta mısın anne? Hayır, yorgunum. Hiç uyumadın mi? Hayır. Nine kötüledi mi? Anne ellerine baktı. Kucağında yorgun aşıklar gibi yatıyordu elleri. Keşke size söylemeyebilseydim. Keşke her şey cok...güzel olabilseydi. Baba,Nine'nin durumu kötü öyleyse. dedi. Anne gözlerini kaldırıp vadinin karşı tarafına baktı. Nine öldü. Ona döndüler. Hepsi...Baba sordu. Ne zaman? Dün gece görevliler bizi durdurmadan. Demek muayeneyi ondan istemedin. Geçirmezler diye korktum. Nine'ye söyledim ona yardım edemeyeceğimizi. Ailenin geçmesi şarttı. Çocuklar var...Rozaşarn'ın bebeği var. Söyledim ona. Bir an ellerini yüzüne kapadı.Yemyeşil,şipşirin bir yere görülebilir artık, dedi alçak sesle. Başını Kaliforniya toprağına koyup yatacak. Anna'ye bakarken, onun gücü karşısında dehşete katıldılar. Tom, Ulu Tanrım! dedi. Bütün gece orada onunla yan yana yattın! Ailenin geçmesi şarttı! dedi Anne bitsin bir sesle. Tom kolunu onun omzuna sarmak üzere ilerledi. Dokunma bana, dedi Anne. Dokunmadıkça kendimi tutabilirim. O çökertir beni.
Diğer John Steinbeck Sözleri ve Alıntıları
- iki, birden iyidir. Çünkü emeklerinin mükâfatlarını iyi görürler. Çünkü birisi düşerse, öteki onu kaldırır. Yazık, o kimselere ki, yapayalnızdırlar ve düştükleri zaman yardımlarına gelecek kimseleri yoktur.
- "İnsan olmak kolay değildir, hele ki ?insanca' yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!"
- Yaşam mücadelesi için ailelerin topraklarından çaresizce ayrılmak zorunda kalmaları, yeni bir yaşam için yüreklerinde umut ile yeni topraklara göç etmeleri ve bıraktıkları topraklarda büyük şirketlerin kök salması insanları içten içe bir yakınlık duyuyorsunuz bazen ailenin hissettiklerine ortak oluyorsunuz ,bir üyesi olduğunuzu...
- İnsanın sayısız geceler boyunca odada pinekleyerek kitap okuduğunu, ya da kara kara düşündüğünü getir gözlerinin önüne. Kimi zaman boşa koyarsın dolmaz, doluya koyarsın almaz, doğru mu düşünüyorsun yanlış mı bir türlü bilemezsin, çıkamazsın işin içinden, danışacağın tek bir Allah'ın kulu bile yoktur. Dönüp de sen ne dersin bu işe diyebileceğin hiç kimse yoktur yanında, sen de görüyor musun benim gördüğümü diye soramazsın hiç kimseye. Kaygılısındır, kararsızsındır. Bir ölçü yoktur elinde. Neler gördüm ben burada, neler yaşadım .Sarhoş filan da değildim. Uykuda mıydım bilmem. Ama yanımda birisi olsaydı, uyuyordun, düş görüyorsun derdi. Ve işte o zaman her şey çözümlenmiş olurdu...
- ''Niye girmiyorsun yatakhaneye?'' diye sordu Lennie. ''Zenciyim de ondan. Yatakhanede kağıt oynuyorlar, ama ben zenci olduğum için onlarla oturup kağıt oynayamam. Kokuyormuşum ben, öyle diyorlar. Sana bir ley söyleyeyim mi, aslına bakarsan siz de bana kokuyorsunuz.''
- Diyorum ki,belki günha değildir bu,belkide insanlar böyledir.Evet bunu anladığımda bir ağacın altında yatıyordum ve uyuyakalmışım.Sonra akşam olmuş,uyandığımda hava kararmıştı.Yakınlarda bir kır kurdyu uluyordu.Farkına bile varmadan yüksek sesle dedim ki,günah da yoktur erdem de.İnsanların yaptıkları şeylerin bazıları hoş,bazıları değildir ama kişinin bundan fazlasını söylemeye hakkı yoktur.
- -Beni azarlamayacak mısın?
-Azarlamak mı?
-Evet eskiden hep yaptığın gibi.Hani 'sen kuyruğumda olmasan elli doları alır...'falan derdin ya.
-Ulu Tanrım!Lennie sen olan her şeyi anımsamazsın,ama benim ağzımdan çıkan bir sözcüğü bile unutmazsın. - ....George'un sesi pekleşti, tok bir tona büründü, kelimeler çok söylenmiş, çok tekrarlanmış olduklarını belli edercesine, düzenli bir biçimde dökülmeye başladı ağzından. "Bizim gibi çiftlik ırgatlığı yapanlar, dünyanın en yalnız insanlarıdır hep," dedi. "Ne aileleri vardır, ne de yerleri yurtları. Bir çiftliğe gelir, çalışır didinir, biraz para kazanır, sonra kente inip o parayı deve yaparlar. Bir de bakarsın, kuyruğunu kıstırmış, başka çiftliğe gidiyor. Yaşamdan bekledikleri hiçbir şey yoktur."
Lennie keyfinden bayılmıştı. "Tamam. Tamam! Şimdi de biz nasılız, onu anlat."
George devam etti: "Biz onlar gibi değiliz. Bizim bir geleceğimiz var. Derdimizi paylaşacak, bizi seven biri var. Başımızı sokacak yer bulamadık diye barlara dalıp paramızı son kuruşuna kadar harcayanlardan değiliz biz. Öyleleri hapse girse, kimsenin umurunda olmaz. Ama biz öyle değiliz."
Lennie atılıp onun sözünü kesti: "Biz öyle değiliz! Neden değiliz? Çünkü sen bana bakarsın, ben bana bakarım da ondan." Sevinçle güldü. - Lennie iyi bir adam dedi Slim. "İnsanın iyi olması için akıllı olması gerekmez. Hatta bazen tam tersi gibi geliyor bana. Akıllı adamların çoğu içten pazarlıklı oluyor."
- "Bizim gibiler, yani çiftliklerde çalışanlar, dünyanın en yalnız adamlarıdır. Aileleri yoktur. Yerleri yurtları yoktur. Bir çiftliğe gidip üç beş kuruş için gece gündüz çalışırlar, sonra şehre inip bütün paralarını çarçur ederler, ertesi gün bir bakmışsın yine bir çiftliğin yolunu tutmuşlar. Böylelerinin hayattan hiçbir beklentileri yoktur."