Hani bildiğin hikâye, adamın biri kalkmış hacca gidiyormuş, yolda bir şeyhe rastlamış. Şeyh sormuş: Nereye gidiyorsun? Mekke'ye. Niye? Kâbe ordadır. Kâbe nedir? O'nun evidir. Ne yapacaksın O'nun evini? Tavaf edeceğim. Kaç paran var? Yüz dinarım var. Ver o yüz dinarı bana, şu tekkedeki garibanlara çorba içirelim, sen de benim etrafımda yedi kere dönüver! Şaşırmış bizim yolcu: ne demek şeyh efendi demiş, olur mu hiç öyle şey? Olur evlâdım olur, demiş şeyh; Kâbe O'nun evidir, o evi Ibrahim'e yaptırmıştır ama orda hiç oturmamıştır. Gönül de O'nun evidir; üstelik onu bizzat kendi yapmıştır ve oradan hiç çıkmamıştır.
Diğer Ömer Faruk Dönmez Sözleri ve Alıntıları
- Dünya sahtekarlarla doludur azizim; insanlar samimi değildir, herkes birbirini kırar, incitir. Bizim o koca koca kitapları devirmemiz, iki satır samimiyet bulabilmek içindir...
- " 'Hamile bayan' demenize gerek yok; hamileyse zaten bayandır."
- "Dışarıda acı vardı anne. Hüzün vardı."
- "Zira aşktır insanın en feci takıntısı."
- "Kalıcı değilim zaten, şu dünyada biraz dinlenip gideceğim."
- Dünya sahtekarlarla doludur azizim; insanlar samimi değildir, herkes birbirini kırar, incitir. Bizim o koca koca kitapları devirmemiz, iki satır samimiyet bulabilmek içindir...
- " 'Hamile bayan' demenize gerek yok; hamileyse zaten bayandır."
- "Dışarıda acı vardı anne. Hüzün vardı."
- "Zira aşktır insanın en feci takıntısı."
- "Kalıcı değilim zaten, şu dünyada biraz dinlenip gideceğim."