Haldane, evrimi genin gözünden yorumlamanın başlıca mimarlarındandır. Genlerin bakış açısından, özgecilik özel bir anlam kazanır. Birisi bir akrabasını kurtarmak için kendi hayatını kaybetse bile, onunla ortak genleri yaşamaya devam edecektir. Bu yüzden de akrabaya yardım etmek, kendine yardım etmektir. (...) Empati daha ziyade memelilere ait bir özelliktir. Bu yüzden de büyük düşünürlerin her türlü özgeciliği bir sayması hatayı derinleştirmiştir. Arılar kovanları için ölürler; milyonlarca balçık küfü hücresi, aralarından sadece birkaçının üremesine izin veren, sümüklü böcek gibi dev bir organizma inşa eder. Bu tür fedakarlıklar, bir insanın yabancı birini kurtarmak için buz gibi bir nehre atlamasıyla ya da bir şempanzenin ağlayan bir öksüzle yemeğini paylaşmasıyla aynı seviyede görülmüştür. Evrim açısından bakıldığında bu iki türlü yardım birbiriyle kıyaslanabilir ama psikolojik açıdan çok büyük farkları vardır. Balçık küflerinin bizim gibi güdüleri var mı ki? Ya arılar bir işgalciyi soktuklarında, özgeciliğe yakıştırdığımız iyicil güdülerle değil de saldırganlıkla harekete geçmiyorlar mı? Memelilerde benim özgeci itki dediğim bir itki vardır ve bu sayede başkalarının sıkıntısına tepki verir, onların durumunu iyileştirme ihtiyacı duyarlar. Başkalarının ihtiyaçlarını fark etmek ve buna gerektiği gibi tepki vermek, gerçekten de kendini genetik uğruna feda etme yönünde önceden programlanmış bir eğilimle aynı şey değildir.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?