Hakikat için geçerli olan mutluluk için de geçerlidir: Kişi ona sahip olamaz onun için de olur. Aslında sarmalanmış olma duygusundan başka bir şey değil mutluluk: Annenin içindeki o ilk sığınağın sonraya kalmış imgesi. Ama işte bu yüzden, mutlu kişi hiçbir zaman mutluluğun farkında olamaz. Mutluluğu görebilmek için dışına çıkması, demek yeni doğmuş gibi olması gerekir. Mutluyum diyen yalan söylüyor ve mutluluğa başvurmakla ona karşı suç işliyordur. Ancak mutluydum diyen kişi sadıktır mutluluğa. Bilincin mutlulukla tek ilişkisi şükrandır: Hiçbir şeyle kıyaslanamayacak haysiyeti de oradan gelir.
Diğer Theodor W. Adorno Sözleri ve Alıntıları
- "Asıl yanlışlık, aşırı dürüstlüktür. Yalan söyleyen adam utanç duyar, çünkü her yalan, hakikat ve dürüstlüğe övgüler düzerken bir yandan da yaşamak için insanı yalan söylemeye zorlayan bir dünyanın alçaltıcılığını öğretir ona. Bu utanç, daha incelmiş, daha karmaşık kişiliklerin yalanlarında gedikler açar. Beceriksizce yalan söylerler; karşıdaki kişi açısından yalanı bir ayıba, bir kabahate dönüştüren de bu beceriksizliktir. Yalan söyleyenin onu aptal sandığını gösterir bu, bir horgörü belirtisidir. "
- "Tek sorumlu davranış biçimi şu olabilir:kendi bireysel varoluşumuzu bir ideolojiye dönüstürmekten kaçınmak ve özel yaşamımızı da en alçakgönüllü, en iddiasız ve en gürültüsüz biçimde sürdürmek -ama artık iyi yetişmiş olmanın bir gereği olarak değil, bu cehennemde hala soluyabilecek havayı bulabiliyor olmanın utancından ötürü."
- "Asıl yanlışlık, aşırı dürüstlüktür. Yalan söyleyen adam utanç duyar, çünkü her yalan, hakikat ve dürüstlüğe övgüler düzerken bir yandan da yaşamak için insanı yalan söylemeye zorlayan bir dünyanın alçaltıcılığını öğretir ona. Bu utanç, daha incelmiş, daha karmaşık kişiliklerin yalanlarında gedikler açar. Beceriksizce yalan söylerler; karşıdaki kişi açısından yalanı bir ayıba, bir kabahate dönüştüren de bu beceriksizliktir. Yalan söyleyenin onu aptal sandığını gösterir bu, bir horgörü belirtisidir. "
- "Tek sorumlu davranış biçimi şu olabilir:kendi bireysel varoluşumuzu bir ideolojiye dönüstürmekten kaçınmak ve özel yaşamımızı da en alçakgönüllü, en iddiasız ve en gürültüsüz biçimde sürdürmek -ama artık iyi yetişmiş olmanın bir gereği olarak değil, bu cehennemde hala soluyabilecek havayı bulabiliyor olmanın utancından ötürü."
- Diktatörler, kendilerine diktatör diyenleri hapse atar.
- İnsanların doğasında birbiriyle çelişkili iki duygu vardır. Başkasının felaketine gülecek insan kuşkusuz düşünülemez. Ancak, dara düşen bir insanın tam sorununu halledip düze çıkmaya başladığı an, onun bu rahatlığının karşısındaki insana battığı, onun bu mutluluğunun karşısındaki insanı rahatsız ettiği durumlar da vardır.
- Jargon, evlilik teklifleriyle küçük burjuvanın yaşama olumlu yaklaşmasını sağlar; başka türlü iğreneceği ve kısa bir süre sonra dayanılmaz bulacağı bir yaşamı bir insan için zevkli hale getirmek amacıyla düzenlenen sayısız ritüeli titizlikle devam ettirir.
- Rasyonel toplumun hiç eksilmemiş irrasyonalitesi dini, içeriğine bakılmaksızın bir kendinde amaç olarak, salt bir tavır, öznelliğin bir niteliği ve nihayetinde öznelerin doğal özelliği olarak yüceltme konusunda cesaretlendirir insanları ve bütün bunları yaparken dinin kendisini gözden çıkarır. Kişinin tek yapması gereken inançlı olmaktır, neye inandığının bir önemi yoktur. Böylesi bir irrasyonalite, çimentoyla aynı işlevi görür. Anavatanın tarihinde en korkunç vakalar hasıraltı edilmiş olsa bile, anavatan sevgisinin, viri patriae amantes'in göklere çıkarıldığı Latince elkitaplarındaki çocukça tavrı takınan sahicilik jargonu bu irrasyonalitenin varisidir. Sonnemann bu fenomenii şöyle tanımlamıştır: "Düzeni" - hatta "hiçbir şeyin yolunda gitmediği" bir düzeni her şey pahasına savunma eğilimli iyi niyetli tutumdan vazgeçmemek.
- Faşizm bir komploydu ama salt komplodan ibaret değildir; muazzam bir toplumsal gelişim sürecinde yeşerdi. Dil faşizme bir sığınak sağladı; için için yanan kötücüllük bu sığınakta kendini kurtuluşun ta kendisiymiş gibi ifade etti.
- Baş aşağı dünya, kendi kendini sürdürür: Tahakküm, hükmedilenlerce yayılıyordur.
Yoksulların düşünmesini önleyen şey başkalarının disiplinidir, zenginleri önleyense kendilerinki.