Geçen yüzyıldaki iki dünya savaşının ardın - AlıntıSöz

Geçen yüzyıldaki iki dünya savaşının ardından, ülkeleri birleş­tirme ve ayırma faaliyetleri iki karşıt eğilim doğurdu. Biri toplum kavramını genişletmek, milletlerin bir araya gelişi kisvesi altında, başkalaşmış bir emperyalist modele dönmek ve bir primo inter pares'i (eşitler arasında önde gelen) olmayan bu yamalı bohçaya Batı Dünyası, Arap Birliği, Afrika Birliği Örgütü ya da Pasifik Kıyısı Ülkeleri, Güney Konisi ya da Avrupa Birliği gibi adlardan birini vermekti. Diğeriyse eskil etnik ya da dini kökenlere dayanarak toplumu aile, olmazsa da kavim temeli üzerinden asgari bir ortak paydaya indirgemekti: Transdinyester, Bask Bölgesi, Quebec, Şii ya da Sünni topluluklar veya Kosova gibi. İster birleşik ister tekil olsun, her iki durumda da, tasarlayarak var ettiğimiz her toplum kendini tammlamak için kendisinin girift ve çok yönlü bir tasavvuru kadar, bir başkasıyla karşıtlık ilişki­sine de ihtiyaç duyar. Her sınır içeriye aldığı kadar da dışarıda bırakır ve ulusun bu ardışık yeniden tanımlamaları, birbirleriyle örtüşmek ya da kesişmek suretiyle, kümeler kuramındaki dairelerle aynı işi görür. Bireysel ve toplumsal kimlik kavramı, uyruk ve küreselleşme tanımları arasında, yerel bağlılıklar ve seçilmiş ya da mecburi göç arasında sıkışıp kalarak dağıldı, belirsizleşti. Bu sonsuz çözülüm süreci içinde, tek başımıza ya da topluluklar olarak hangi ismi takınıyoruz? Başkalarıyla etkileşimimiz bizi ve komşularımızı nasıl tanımlıyor? Toplum içinde yaşamanın sonuçları, tehlikeleri ve sorumlulukları nelerdir? Birbirimizle iletişim kurmamızı olanaklı kılması gereken konuştuğumuz dile neler oluyor? Aslına bakılırsa, neden bir aradayız?

Diğer Alberto Manguel Sözleri ve Alıntıları