Georg Büchner'in Lenz'i, özlem çekmekten dolayı gelip çılgınlığa dayanan bir kişiyi anlatır. ? Bu metni burada çözümleyebilseydik, 'Özlem Çekenin 'ruhsal durumu?nun neredeyse eksiksiz bir betimlemesini elde edebilirdik; ama bu, buradaki işimizin amacını da, kapsamını da aşıyor. Gene de, metnin sonunu vereyim: Gayet aklı başında görünüyor, insanlarla konuşuyordu; herşeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu, ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. (Werke und Briefe, Münchner Ausgabe (Herausge. Pömbacher et al.), dtv, 1988, S.158)
Diğer Oruç Aruoba Sözleri ve Alıntıları
- Bir kopuş noktası gelir hep - bir nokta gelir, bakarız, zaten değişmiş ilişki; öteki, ötekiler, yabancıdan da beter olmuşlar bizim için...
- "Senin ile birlikte yapacağımız -yapacağımızı düşündüğümüz; birbirimize yapacağımızı söylediğimiz- ne çok şeyi yapamadık: bu da, herhalde, ilişkinin bir gereği:- Olanaksızlıklarımız da katılır ilişkimize, olanaklarımız kadar-"
- "Yaşam, belki kavranınca uzak, anlaşılınca yakındır.ya da tersi..."
- özlem her şeyi yakandır. ancak da her şeyi yaktığında özlemdir.
- özlem, örneğin işitmeyeceğini bildiğin birine-yalnızca ona;ama kendi kendine-neredesin?diye seslenmendir.
- "Her ölüm dünyada bir çatlak açar ? bir boşluk bırakıp gider her kişi: öteki
kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş
hissederler kendilerini.
Oysa, zamanla, çevre dokunun da çatlaması ve boşalmasıyla, o çatlak belirsizöteki
çatlaklardan ayırt edilemez- hale gelecek; o boşluk da, zaten yokolacaktır. Ama
kişiler bunu düşünmezler: uğraşıp dururlar o çatlakla, o boşlukla- ama faydasızdır bu
çaba: çatlak kapanmaz, boşluk dolmaz; uğraşıp durur kişiler, kendileri de birer çatlak,
birer boşluk olana dek ? o zaman da görevi yeni kişiler
devralmış bulacaktır kendilerini...
Oysa önemli olan, çatlağı açıkça görebilmek, boşluğu
olduğu gibi yüklenebilmekti.
Çünkü ölüm, onmaz; yaşam, onarılamazdır." - "Çok yalnız -- kimsesiz-- hissettim kendimi : sana seslendim,ağlayarak--- 'Haydi,çabuk gel' diye-- duydun mu beni?... " dedin.
Ben de sana yolda yazığımı gösterdim; belki de tam sen bana seslenirken yazmıştım bunu: -
Rayda parlayan
Güneş kadar hızla
geliyorum sana
Güneş,tuttu, Ay'ın çevresinden dolaştı --- - "Ben senin sevgilin değilim" dedin --- Evet:
"Ben senin sevgilin deÄŸilim" dedin,sen bana...
-- Onca ağırlık olmuş yükten sonra,belki de bir hafifleme sağlamalıydı bu söz -- ama şaşıp kaldım, gene de:-
Bütün o olup-bitmişleri,gelip-gitmeleri,alış-verişi,yaşanmışları,paylaşılmışları,çekilmişleri,yok mu sayacaktık,şimdi ?!... - "Bir yeni yolun başında duran kişi,
henüz hiçbir şey bilmiyordur: Ufku,
birkaç adım ötedeki ilk dönemece kadar,
ilk yol- ayrımına kadar uzanır ancak
- ama bir ÅŸeyden emindir."
Yürüyeceğinden.. - Bir kopuş noktası gelir hep - bir nokta gelir, bakarız, zaten değişmiş ilişki; öteki, ötekiler, yabancıdan da beter olmuşlar bizim için...