Evet sayın kardeşlerim diye gene başladı filler sultanı, gırtlağını temizleyerek. Insanlar tuhaftırlar, tuhaf kılıklı karıncadan da beter. Çünkü o insanların yasaları berbattır. Biri yer, bini bakar, kıyamet de ondan kopar derler, bir türlü o bekledikleri kıyamet kopmaz. Bini çalışır aç kalır, on bini, yüz bini çalışır aç kalır, yalnız birisi döke saça yer, tıksırıncaya kadar yer yer doymaz. Her çağda bir şey uydururlar, şimdi bütün işleri güçleri beşe alıp ona satmaktır bir şeyi. Toprağı alıp toprağı satıyorlar, ağacı suyu, insanı, ellerine ne geçerse, analarını, babalarını, çocuklarını, karılarını, gözleri şu evrende neyi görürse alıp satıyorlar. Taşı alıp taşı, yıldızı, altını, elması, çiçeği, yüreklerini, gözlerini alıp satıyorlar... Insanlar kendilerini bir alıp satma deliliğine kaptırmışlar ki, delilik derim sana.. Evrende ne bulurlarsa alıp satıyorlar. Inanın bana yaratık kardeşlerim, bu insanlar bizim tuhaf kılıklı karıncadan da daha tuhaf. Bu alıp satma deliliği onların başına bir iş açacak ama, bu kesin ya, bunun zararı biz yaratıklara da dokunmasa.. Bu her şeyi alıp satmaları, bu delilikleri şimdiye kadar yaşadıkları deliliklerin en korkuncu. Alırım beşe de satarım ona, bir iş açacak insanların, dünyamızın başına. Allah bizi, dünyamızı insanların şerrinden esirgesin. Amin, diye gürledi yaratıklar. Insanlar bunu da gök gürültüsü sandılar. / yaşar kemal filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca s 80,81
Diğer Yaşar Kemal Sözleri ve Alıntıları
- Abdi gitti; Hamza geldi...
- Üç günlük fani dünyada
Ölmeden gülen öğünsün
Beş vaktını da kazaya
Koymayıp kılan öğünsün
Deryalarda oynar kayık
Kimi sarhoş kimi ayık
Dünya fani insan konuk
Demlerin süren öğünsün
Metin Karac'oğlan metin
Yöğrük derler aşkın senin
İnsan insanın kıymetin
Sağlıkta bilen öğünsün - Nasıl alışsın, her yer başka başka, her yerin her insanı başka başka. Remzi Bey tanımadığı insandan, tanımadığı yerden korkardı. Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir? Tanışmadan, konuşup görüşmeden bir insan korkuludur, başka bir şeydir. Yani herhangi bir şeydir. Konuşup görüşüncedir ki işte o zaman insan insan olur. (...) Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir. Tehlikelerle doludur.
- ceviz ağacı çok değerlidir ama altında uyumayacaksın. gölgesi ağırdır. Bir de ceviz ağacının bir huyu vardır, budaklarından birisi oluşuken yakınında kim varsa ne varsa hemencecik budağın içine resmini nakşediverir. zamanla budakla birlikte resim de büyür.
- Bu köyden de çok çok kaçmak istiyordu... Ne yapacağını bilemiyordu. Bir şey biliyordu ki bu köyde kalmamalıydı. Ya da anası gitmeli bir yere. Anası, anası gitmeli. Herkes anasına düşman. İnsan bu düşmanlık içinde boğulur. Anasına olan düşmanlık kendine de geçiyor, boğulacak gibi oluyordu bu köyde...
- Abdi gitti; Hamza geldi...
- Üç günlük fani dünyada
Ölmeden gülen öğünsün
Beş vaktını da kazaya
Koymayıp kılan öğünsün
Deryalarda oynar kayık
Kimi sarhoş kimi ayık
Dünya fani insan konuk
Demlerin süren öğünsün
Metin Karac'oğlan metin
Yöğrük derler aşkın senin
İnsan insanın kıymetin
Sağlıkta bilen öğünsün - Nasıl alışsın, her yer başka başka, her yerin her insanı başka başka. Remzi Bey tanımadığı insandan, tanımadığı yerden korkardı. Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir? Tanışmadan, konuşup görüşmeden bir insan korkuludur, başka bir şeydir. Yani herhangi bir şeydir. Konuşup görüşüncedir ki işte o zaman insan insan olur. (...) Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir. Tehlikelerle doludur.
- ceviz ağacı çok değerlidir ama altında uyumayacaksın. gölgesi ağırdır. Bir de ceviz ağacının bir huyu vardır, budaklarından birisi oluşuken yakınında kim varsa ne varsa hemencecik budağın içine resmini nakşediverir. zamanla budakla birlikte resim de büyür.
- Bu köyden de çok çok kaçmak istiyordu... Ne yapacağını bilemiyordu. Bir şey biliyordu ki bu köyde kalmamalıydı. Ya da anası gitmeli bir yere. Anası, anası gitmeli. Herkes anasına düşman. İnsan bu düşmanlık içinde boğulur. Anasına olan düşmanlık kendine de geçiyor, boğulacak gibi oluyordu bu köyde...