En maliyetli yatırım olan, akrabalık bağı olmaksızın bir yavruyu evlat edinme vakası da rastlanmadık şey değildir. Hem bekleneceği üzere sadece dişilerde de değil. Fildişi Sahili'nden Christophe Boesch'un kısa süre önce yayımlanan raporunda, geçmiş otuz yıl içinde en az on yabani şempanzenin, annesini kaybetmiş yavruları evlat edindiği anlatılıyor. (...) Bu üvey babalar, emzirmek dışında, annelerin yavruları için aldıkları bütün yükü almış, öksüzlerin hayatta kalma şansını yükseltmişlerdi. DNA örneklerine bakılırsa bu erkeklerin, evlatlıklarıyla ille de kan bağı yoktu. (...) Şempanzelerin de hata yaptığı sonucuna varmak yerine bu normatif dilden ve genlerimize boyun eğmek üzere dünyaya geldiğimiz imasından uzaklaşalım daha iyi. Neden bir özelliğin kökeniyle şimdiki kullanımı arasında bağ olmadığını kabul etmiyoruz? Ağaç kurbağaları yapraklara tutunabilmek için vantuzlu parmaklar geliştirmiştir ama bunları tuvalette hayatta kalmak için de kullanabilirler. Primat elleri, dalları kavrayacak şekilde evrimleşmiştir ama ben onlarla piyano çalarım, bebek maymunlar da annelerine tutunur. Çoğu özellik belli bir amaç için evrimleşmiş ama zamanla başka amaçlara da hizmet etmeye başlamıştır. Bir piyanonun üzerinde kayan parmaklara kimsenin hata dediğini duymadım, madem öyle bu dili neden özgecilik için kullanalım?
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?