Domates çıksa da, şöyle soğanlı-maydanozlu-sirkeli bir salata yapsak derdik. Her sebzenin-meyvenin iklime dayalı bir mevsimi vardı. Özletirdi kendini. ..... Domatesin çıktığını nasıl anlardık? Yüz metre ileride biri bir domates kesmiş olsa kokusunu duyardık. Sade koku mu? O ne lezzetti Yarabbi. Bir domatesi şöyle elinle kır, yarım ekmek ve tuz, işte sana bir öğün yemek. Domatesten ayrı kalmamak için kadınlar salça kaynatırdı. Öyle ki oyundan kopup açlığı bastırmak için evin kapısına dayanan çocuğa anası, salçalı ekmek verip yollardı.
Diğer Mustafa Kutlu Sözleri ve Alıntıları
- Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin değildir, bilirsin.
- "Kalabalıkta kimsenin yuzu kendinin degildir, bilirsin"
- İstanbul böyledir."Yaşanmaz burada" der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- Geceler gebedir, meşime-i şebden neler doğar bilemeyiz.