Dikkatim söz gelimi akıllı telefonum tarafından çelinmişve sofrada ki dostlarımdan uzaklaşmışsam neredeyim ben? Eğer burada değilsem dostlarım benim cismimde bir hayaletle, bir robotla mı oturuyorlar? Bugünü sevdiklerimizle paylaşmak bir bağış bir armağandır. Dikat en büyük armağandır , çoğu zaman farkında olamasak da. Orada olmak, mevcut olmak hazır ve nazır olmak. Dikkatsizlik tahrip edicidir, muhatabına keder verir, coşkuyu söndürür. Gözlerini kaçırarak elinizi sıkan biri sizi önemsememekte, hatta aşağılamaktadır. Dikkat vermek, yanıbaşımızda duranı fark edebilmek demektir. Dikkat nezaket, dikkati esirgemek ise kabalıktır. Hele çocuklar söz konusuysa ihmal bir suistimaldir. Dikkat sıcak ve şefkatlidir. En iyi imkanların çiçeklenmesine müsade eder. Zerafet ve nezaket dikkatle serpilip büyür. Hayatımızın en güzel anları bütün ruhumuzla orada oldugumuz anlardır.
Diğer Kemal Sayar Sözleri ve Alıntıları
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- "Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, geniş bir an olarak yaşayabilenler, 'içime çektiğim hava değil gökyüzüdür' diyebilenler eve mutlu dönüyor."
- "Romanın ahlaki meseleleri yok artık; roman 'kalbin kendi çelişkileri' nden beslenmiyor. Dostoyevski kahramanlarının o yakıcı varoluşsal meseleleri, insanın özünün sorgulandığı o peygamberi söylem bir kenara bırakıldı. Varsa yoksa şaşırtmaca ve kurgu, varsa yoksa mühendislik! Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda, romanı eğlencelik bir televizyon dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan, edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbazların elinde can çekişiyor."