Carson, ahlakın doÄŸamıza aykırı olduÄŸunu, bütün arzularımızın kötü olduÄŸunu varsayıyor, halbuki bu kitabın yegane maksadı bunun aksini kanıtlamak. Neyse ki diÄŸer primatlarla payÂlaÅŸtığımız bir grup hayvanın arka planı var ve bu da toplumsal baÄŸÂlara deÄŸer vermemizi saÄŸlıyor. Böyle bir arkaplan olmasa, din isterÂse bayılana kadar erdem ve kötülük hakkında vaaz versin, boÅŸ boÅŸ suratına bakardık. İliÅŸkilerin deÄŸerini, iÅŸbirliÄŸinin yararım, güven ve dürüstlüğe duyulan ihtiyacı idrak edebilecek ÅŸekilde evrimleÅŸtiÂÄŸimiz için bunları alımlayabiliyoruz. Hakkaniyet duygumuz bile bu arkaplandan kaynaklanır. Bu noktada bonobo ateistin tarafını tutacak ve dinin, ahlak üzeÂrinde bir rolü varsa bile, bunun gecikmeli bir rol olduÄŸunu söyleyeÂcektir. Ahlak önce ortaya çıktı, modern din daha sonra bunun üzeriÂne tutundu. Büyük dinler, bize ahlakı hediye etmediler, aksine onu desteklemek üzere icat edildiler. Dinin, insanları birbirine baÄŸlayaÂrak ve iyi davranışları teÅŸvik ederek bu iÅŸi nasıl yaptığını daha yeni incelemeye baÅŸladık. Dinin, geçmiÅŸte çok önemli olan, yakın bir geÂlecekte de belli ki önemini koruyacak olan rolünü küçümsemek gibi bir niyetim yok ama ahlakın kaynağının din olmadığını da söylemek lazım.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?