Böylece çocuk kendini terk edilmiş, sevilmeyen - AlıntıSöz

Böylece çocuk kendini terk edilmiş, sevilmeyen birisi olarak görüyor, evin bahçesinde güneşlenerek, ormanda uzanarak kendini düşlerine, işkence dolu düşüncelerine bırakıyordu. Ne zaman bir kitaba sığınsa, başı ve gözleri ağrımaya başlıyordu. Çünkü eski kitaplarından birini her açtığında okul günlerinin, o günlerin bütün acılarının hayaleti ortaya çıkıyor, Hans'ın gözünü yıldıran yakıcı kederli gözlerle kendisine bakıyordu.

Şimdiki bu umutsuz ve kimsesiz durumunda Hans'ın yanına hain bir avutucu kılığında bir başka hayalet daha yanaştı ve yavaş yavaş vazgeçilmeyen bir arkadaş gibi yanında kaldı. Bu arkadaş ölüm düşüncesiydi. Bir silah edinmek ya da ormanda bir ağacın üzerine bir kement yapmak oldukça kolaydı. Hemen her gün yaptığı yürüyüşlerde aklına bu tür düşünceler geliyordu. Böylelikle sessiz ve ıssız yerleri araştırdı, sonunda ölmek için uygun gördüğü bir yer buldu, burada ölmeye kesin olarak karar verdi. Buraya sık sık gelip oturdu, ölü gövdesini bulacaklarını düşünmekten garip bir tat almaya başladı. İpin bağlanacağı dalı seçmiş, sağlamlığını gözden geçirmişti. Artık gerisi kolaydı. Uzun bir süre azar azar babasına kısa, Herman Heilner'a ise uzun bir mektup yazdı. Bu mektuplar öldüğünde üzerinde bulunacaktı.

Bu hazırlıklar ve kararının ona verdiği güven duygusu, Hans'ın ruhsal durumu üzerinde iyi bir etki yaptı. O öldürücü dalın altında oturarak geçirdiği saatler boyunca üzerindeki baskı duygusu kalkmış, onun yerini neredeyse bir mutluluk duygusu almıştı.

Kendini bu dala çok daha önce neden asmadığını gerçekten bilmiyordu. Sorun çözülmüş, ölüm kararı alınmıştı. Artık arada bir kendini iyi hissediyordu. Hele son günlerde uzun bir yolculuğa çıkacak biri gibi güneşin tadını çıkarıyor, hayallere dalıyordu. Bu işe herhangi bir gün girişebilirdi. Her şey yolundaydı, eskiden tanıdığı yerlerde bir süre tembel tembel dolaşmanın, tehlikeli kararından haberi olmayan insanların yüzüne bakmanın keder verici özel bir tadı vardı. Doktorla her karşılaşmasında, Sen görürsün, diye düşünmekten kendini alamıyordu.

Yazgısı Hans'ın karanlık niyetlerinin tadını çıkarmasına göz yumuyor, ölüm kadehinden hoş ve leziz birkaç damla içmesini izliyordu. Aslında bu bozulmuş genç yaşama karşı ilgisiz kalabilirdi oysa Hans'ın yaşamını tamamlaması, bir süre daha yaşamın acı tadını alana kadar arenayı bırakmaması gerekiyordu.

Artık rahatsız edici, işkence dolu eski hayalleri daha az görmeye başlamıştı. Bunların yerini yorgun bir ilgisizliğin ve acı vermeyen bir edilgenliğin egemen olduğu bir ruh hâli almıştı. Hans artık saatlerin ve günlerin geçmesini şaşkın şaşkın izliyor, mavi gökyüzüne heyecan duymadan bakıyor, kimi zamanlar uykusunda gezermiş gibi ya da çocukluk günlerine sığınmış gibi görünüyordu.

Diğer Hermann Hesse Sözleri ve Alıntıları