Bugüne dek, determinist dünya tasavvuru ise bize şu masalı söylüyordu: ?Dünya öyle yapılanmıştır ki, herhangi bir olay rasyonel olarak öngörülebilir. Geçmiş olayları kesin bir biçimde tarif eder ve doğa kanunlarını uygularsak doğru tahminlerde bulunabiliriz.? Oysa yeni bilimsel paradigma kâinatın her an yeniden şekillendiğini, ?her dem yeniden doğduğunu,? parçaların birbirine bağımlı bir şekilde bu yenilenme sürecine katıldığını haber veriyor. Kâinatı kapalı ve statik bir sistem olarak gören bir anlayış terk ediliyor. Yeni modelde belirsizlik gerçektir, kâinat her dem yeniden yaratılmakta ve bu karmaşık yapı kendiliğinden değişmektedir. Varlığa içkin olan belirsizlik fikri, klasik bilimin temellerini sarsıyor. Doğrusal, neden-sonuç ilişkisine dayalı bilim anlayışı anlamsızlaşıyor. Kâinat bir karşılıklı bağımlılıklar ağı, bütün sistemler etraflarındaki diğer sistemlerle etkileşiyor, birinin çözünmesi diğerine gıda oluyor. Sistemler dengeden uzaklaştıkça da özgürlüğe yaklaşıyor.
Diğer Kemal Sayar Sözleri ve Alıntıları
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- "Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, geniş bir an olarak yaşayabilenler, 'içime çektiğim hava değil gökyüzüdür' diyebilenler eve mutlu dönüyor."
- "Romanın ahlaki meseleleri yok artık; roman 'kalbin kendi çelişkileri' nden beslenmiyor. Dostoyevski kahramanlarının o yakıcı varoluşsal meseleleri, insanın özünün sorgulandığı o peygamberi söylem bir kenara bırakıldı. Varsa yoksa şaşırtmaca ve kurgu, varsa yoksa mühendislik! Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda, romanı eğlencelik bir televizyon dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan, edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbazların elinde can çekişiyor."