Bugün yaşamın anlamı dediğin şey, yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. Bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba?
Diğer Leyla Erbil Sözleri ve Alıntıları
- Biliyor musun özlemim arttıkça yazmaya karşı inadım çoğalıyor bu sıralarda, yazmak zıddıma gidiyor; çünkü sözler, sözcükler yetmiyor sana olan sevgimi anlatmaya. Yeni bir tür aşk, bir sevgi biçimi bendeki biliyorum; bugüne dek kimsenin böyle duyguları olmamıştır. Ben bu duygularla çarpıştığım için bir süredir yazamadım sana, ya sen?
- Evet doğru, insanlar değişiyor, üç gün önce bıraktığın insanın yerinde başka bir insan buluyorsun, ama istediğimiz yöne doğru mu bu değişme? Başka yöne doğru mu? Dün anlamsız bir tablo gibi seyrettiğim ağaçlar, bulutlar bugün heyecan veriyor, dün Allaha inanan bugün isyan ediyor veya sanata tapan adam Allaha dönüyor; bugün yaşamın anlamı dediğin şey yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. Bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba?
- Mektuplaşsaydık, "senin" diye atardım imzamı sonuna mektubun, ya da "sizin". Ne incelikliymiş on sekizinci yüzyılın mektuplaşan insanları, çok özenmişimdir. Eskiden çocukken ben de önüme gelene mektup yazdım her vesileyle "senin" ya da "sizin" diyebilmek için. İmzadan önce tam üstüne "senin". Biri anlamamış aşk ilan etmişti bana,
bir başkası da "ben de senin!" demişti. Mektup yazacak kimsem kalmadı ki şimdi. - ben bugün oyalanıyorum koynumdaki varakla
varak
gazete parçası yani
koynumun sıcaklığında başkalaştı yıllardır
tenimi aldı kendine
belki sana anlatırım bir başka gün
birisine anlatmak da ucuzlatıyor ya işi
ne bekliyorsun karşındakinden
o acıyı gidermesini mi
en iyisi susmak
susamıyor da insan - Halit'ten mektup aldım. Büyük bir şiir yazmış benim için. Çok güzel bir şiir doğrusu. Ben de ona yazdım bu akşam. Buraları, yaşadıklarımı, her şeyi. Yeni şiirlerimi gönderdim ona. Ama doğrusu, şimdi beni, yazmaktan çok şu içinde bulunduğum durumlar, kişiler ilgilendiriyor. İyi değil ama bu son yolladığım şiirler biliyorum.
- Biz ne olacağız? Bizim yaşadıklarımız ne olacak? Hiç yaşamamış mı sayacaklar bizi? Onca geçirilip göçülenden bir şeyler kalmalı; her ne kadar, 'el hayru fi ma vakaa' derlerse de iş sona erince dönüp sorarız boşuna mı geçirdik bunca yıl sırtımızdan vapurları?
- İnsanlar, insanlar, insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne büyük bir zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu, neler yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar.
- Geçti gitti hepsi artık. Yürü hadi... Yürüyelim... Bak önümüzde uzun yıllar var... Ben hep yanında olacağım... Hadi gel gir koluma... Ellerinin çizgisi ellerime benzeyen sevgilim... Ben hep yanındayım.
- Neden hala hakikatinin peşindesin sen be kadın... Hangi hakikatinin... Ama bilmelisin... Evet evet insan bilebileceği kadar bilmeli... Gidebileceği kadar gitmeli.
- Varoluşun anlamını yeniden kendimde kursam yavaş yavaş... Dünyada hiç kimsenin neden kendi olamadığı üzerine bir kitap yazsam... Bu ülkedeki vicdan yokluğunun nedenini anlatsam... Yanıma sadece şiir kitapları alsam, bütün dünyanın şiirlerini okumak ölene dek sürse...