Bu karmaşanın sebebi, Ardi ekibindeki, bonobolara yaraşacak Owen Lovejoy (Hazsever) adıyla kutsanmış olan bilim insanının kıyaslamayı şempanzeden başka bir türle yapmayı akıl edememesiydi. Ardi'nin fiziğinin, şempanze benzeri bir atadan gelemeyecek kadar farklı olduğu sonucuna varmıştı. İyi de yaşayan bir maymunu başlangıç noktası olarak almanın ne alemi var? Şu anda dünya üzerinde olan maymunların da, biz onlardan ayrıldığımızdan beri en az bizim kadar değişecek zamanı vardı. İnsanlar genelde biz evrimleşirken maymunların oturdukları yerde oturduklarını zannediyorlar ama genetik veriler şempanzelerin aslında bizden daha fazla değiştiğini gösteriyor. Son ortak atamızın nasıl göründüğünü bilmiyoruz. Yağmur ormanı fosil oluşmasına izin vermiyor (bütün her şey o noktaya gelemeden çürüyor); bu yüzden de erken maymun fosillerine sahip değiliz. Yine de atamızın bildiğimiz maymun tanımına uyacağına emin olabiliriz: ayaklarıyla tutunabilen, iri, kuyruksuz, düz göğüslü bir primat. Bu nedenle de maymundan geldiğimizi ama şu anda var olan herhangi bir maymundan gelmediğimizi söylemek gayet meşru. (...) Ya şempanze benzeri öfkeli bir atadan değil de, bonobo benzeri iyi huylu, empatik bir maymundan gelmişsek? Bonobonun vücut oranları -uzun bacakları, dar omuzları- Ardi'nin tasvirine mükemmelen uyuyor, tıpkı küçük köpek dişleri gibi. Bonobo niçin görmezden gelindi? Ya şempanze, atalarımızın prototipi olmak yerine aslında barışçı bir soyun, şiddet eğilimli AYKIRI ÜYESİ ise? Ardi bize bir şey anlatıyor; anlattıkları konusunda pek fikir birliği olmasa da, bundan önceki senaryolara eşlik eden savaş davullarının sustuğunu duymak ferahlatıcı.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?