Bireyin içinde kaybolduğu kentlerin büyüklüğ - AlıntıSöz

Bireyin içinde kaybolduğu kentlerin büyüklüğü, dağlar kadar yüksek olan binalar, radyodan gelen sürekli ses bombardımanı, günde üç kez değişen ve insana neyin önemli olduğu konusunda karar verme fırsatı tanımayan gazete başlıkları, bireyi ortadan kaldırmak için saat gibi şaşmaz bir tempoyla yeteneklerini sergileyen, pürüzsüz çalışan güçlü bir makine gibi hareket eden yüz kızın rol aldığı gösteriler, cazın bangır bangır kafalara inen ritmi - bütün bunlar ve daha birçok ayrıntı, denetlenemez boyutlarıyla bireyi içine aldığında, ona bu bütünün minicik bir zerresiymiş duygusunu veren bir yıldızlar kümesini andırır. Bireyin elinden gelen tek şey, taburda bir asker ya da fabrikada yürüyen bantın başında görevli bir işçi gibi, olan bitene ayak uydurmaktır. Edimde bulunabilir, ama bağımsızlık, önemlilik duyguları çekip gitmiştir. Amerika'da ortalama bireyin bu korku ve önemsizlik duygusuyla ne ölçüde doldurulmuş olduğu, en çarpıcı anlatımını, Mickey Mouse filmlerinin herkes tarafından sevildiği olgusunda bulmaktadır. Bu filmlerde -pek çok çeşitlemeyle- şu tema işleniyor: Küçük bir şey kendisini öldürme ya da yutmakla tehdit eden, yenilmez ölçüde güçlü bir şey tarafından kovalanıyor. Küçük şey kaçıyor ve sonunda düşmanına zarar vermeyi bile başararak kurtuluyor. Kendi coşkusal yaşamlarında buna çok yakın bir şeye dokunmasaydı, insanlar, bu tek temanın bin bir çeşitlemesini sürekli olarak izlemeye hazır olamazlardı. Bu durumda güçlü düşman tarafından korkutulan küçük şey, izleyicinin ta kendisi olsa gerektir; o böyle hissediyor, kendi konumunu bu durumla özdeşleştiriyor demektir. Ama elbet, mutlu son olmazsa, film, sürekli çekici olmayacaktır. İzleyici, film boyunca kendi korku ve küçüklük duygularını yaşamakta, sonunda her şeye karşın kurtulduğu hatta, güçlüyü alt ettiği duygusuyla rahatlamaktadır. Ne var ki birey kurtuluşu çoğu kez kaçmakta ve canavarın kendisini yakalamasını olanaksız kılan rastlantılarda bulacaktır - işte mutlu sonun en önemli ve en acıklı bölümü de budur.

Diğer Erich Fromm Sözleri ve Alıntıları