Bir kaç yıl önce bu gruptan biriyle bir lokantada karşılaştım. Le Monde okuyordum. Bolivyadaki bir durumla ilgili makale vardı. Orada yenice bir darbe olmuştu. Yanımda bir adam yemek yerken başını eğerek üçüncü sayfadan görebildiği kadarıyla okumaya çalışıyordu.Pek dikkat etmiyordum. İlgilendiğini görünce hangi sayfayı okumaya çalıştığını sordum. Üçüncü sayfa dedi. Üçüncü sayfa ekonomi sayfasıydı. Arabaların ve diğer bazı şeylerin fiyatlarını ve günlük para borsasını veriyordu. Bu sayfa zenginler için faydalıdır. Bolivya ile ilgili makale ile meşgulken, mesleğimin ne olduğunu sordu. Bolivyalı olup olmadığımı öğrenmek istiyordu. Hayır dedim. Bir politikacı değilim. Meşhed!den gelme İranlı bir öğrenciyim. dedim. Ben ona ne yaptığını sordum. İsrailli bir öğrenci olduğunu söyledi. Ayda 600 Franklık gelirim var dedi. Neden para borsasıyla ilgilendiğini sordum, ve ekledim. Borsanın durumu, Fransız Frankı bakımından ne olursa olsun bizim için ne fark eder ki ? Şöyle dedi: Dünyanın bir köşesinden gelmişssin ve bir politikacı bile değilsin, fakat Bolivya da olup bitenleri anlamak istiyorsun. Fakat ben, para borsasında Frank, Sterlin ve Dolar karşılığı dalgalanmaların olduğu yerde ayda 600 Frank ile geçinip giden bir insanım. Sigara içiyorum; Eğer Frankda düşme görülürse iki frankım ikibuçuk frank edecek ve bende yiyecek alacağım. Frankda görülen dalgalanmaları incelerken, diyelim ki bir yıl sonra durum değişir ve havayolu ücretlerine beş sentlik zam yapılırsa bütün bunlar benim yaşantıma doğrudan etki eder. Ya sen, senin hiç etkisi olmayan bir şey okuyorsun Sustum. Bir süre bakıştık. Her birimizin diğeri gözünde ne derece aptal olduğunu açıkça görebiliyoduk.
Diğer Ali Şeriati Sözleri ve Alıntıları
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Tarih boyunca başkaları gelip ekmeğini talan etsin diye,açın açlığını hakim kılmak için kurulan,fakirliği üreten ve onun bekçiliğini yapan bir din hakkındaki yargılarımız hiç şüphesiz doğrudur. Ancak nasıl olur da Ebuzer'i yetiştiren din hakkında da aynı şeyi düşünürüz? Ebuzer, İslam'ın o tertemiz, parlak ve mükemmel çehresi; Paygamber'in yetiştirdiği şahsiyet, hiçbir şeyi olmayan Ebuzer. Sahip olduğu her şey bu fabrikanın,bu kitabın ve bu öğretinin ürünüydü. İşte bu dinin inşa ettiği bu kişi şöyle der: ''Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım!''
- "İrfanî metinlerimiz, ?İslamî ibadet' adıyla elimizde bulunan şekillerle birlikte, toplu olarak bilinçli bir şekilde bize öyle bir egzersiz bağışlıyor ki, bu egzersiz ruhumuzu her günkü yaşam bataklığına düşmekten, tüketim-perestlikten, lüks-perestlik ve alçak rekabetler içerisinde hapsolmaktan kurtarır... Victor Hugo ne diyor: ?Sonsuz küçük, sonsuz büyük karşısında yer alıyor.' Nerede? Namazda!"
- "İbadetten maksat, insanla Allah arasında sürekli devam eden varlıksal birleşme ve bağlılıktır. Allah, anlam, güzellik, hedef, amaç, iman ve bütün insani değerlerimizin kaynağıdır. Onsuz her şey boş, anlamsız, saçma, zelil bir bataklığa düşer. Bugün ibadetin rolü dün ve evvelki günden daha çoktur."
- "Peygamber Mescidi'nin beş-altı kapısı var. İmam namaza durmuş, mescidin tamamı saf tutan cemaatle dolu... Herkes bu namaza bağlanmıştır... Topyekün ümmet eğiliyor, topyekün dalgalanıyor. Bu durum öyle bir gerçeklik yaratıyor ki, hiçbir duygu-düşünce onun yerini tutamaz. Bu harekette bulunan insan, yeryüzündeki bütün İslam varlığıyla dost olduğunu ve uyum içerisinde bulunduğunu hissediyor. Bundan dolayı dünyada ?Biz' duygusuna sahip oluyor."