Aşk ve Şiir Pasaj 1 İkinci Gün: Savaş ve Solak Yerde kalırsa eylediğim âh u zâra yuf Yardan murâdım almaz isem rûzigâra yuf Vuslat özlemine adanan koca on yıl geçmişti aradan.On yıl...Her dakikasında,her saatinde,her gün ve gecesinde katlanarak çoğalan bir aşk heyecanı için ne müthiş bir imtihandı.On yıl...Aşkı korumasız bir bebek gibi hasret sütüyle emzirip,hicran kucağında önce ninniler,sonra türkülerle büyüten bir anne gibi.Her gece özlem ateşinin tutuşturduğu haşmetli gönül yangınlarında yanan,kül olan ve sabah yeniden kendi küllerinden doğan bir aşk dilimi.İffetli kalarak ve sevdiğini elâlemden gizleyerek geçen haftalar ve aylar...Aşkı nefsin istek ve arzusuyla karıştırmadan;sevgiliye kavuşmak,öpmek,sarılmak için bahaneler ve vesileler aramadan; bunu dışa vurup aşkı tabiatından çıkarmadan;yani hayvani nefsin şehvetiyle değil ama insan ruhunun berrak faziletiyle refte refte yükselişine zemin olan bir on yıl...Evet, insan ömrü için çok uzun bir zaman; lakin âşık ömrü için yalnızca bir göz yumup açmış gibi.Çünkü aşk eğer ruhun faziletiyle berraklaşıyorsa değil on yıl, kıyamete kadar beklenebilir.Çünkü orada bekleyiş aşkın ta kendisidir ve aşık bekleyerek kemale erer.Çünkü orada gönül güzelliği,aşkın güzelliğinden doğar ve gönlünde güzellik bulunmayanlar güzelliğe temiz bakışlarla değil kirli düşüncelerle yaklaşırlar.Çünkü...Çünkü...
Diğer İskender Pala Sözleri ve Alıntıları
- "Bir şeyi çok umut etmek, umuda köle olmaktır."
- Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!.
- Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, kurumuş bir damla kandan ibarettir. Adına sevda denir, siyaha çalan rengi yüzünden ona sevda derler. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk ve ihtiras fırtınaları işte o bir damla kanın içinde dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa parçaları bütün vücuda dağılır.
- Ve unutma, her şafak, elinde fenerle gelen bir hırsız gibidir, ömürleri çalıp götürür. Uyanık dur!.
- "Ey yolcu, sevgiye yürü,ta ki hakikate eresin!"
- Sebep neydi, bütün varlığımın kendisiyle ayakta durduğunu bildiğim, hayatımın en değerli parçasıyla bir göz yumup açıncaya kadar neden ayrılıvermiştik?
- Hatıraları unutmak olanaksızsa; hatıralarda unutulmak kader olur.
- Ecel geldiğinde terk edecek ne kadar az şey var ise "Lebbeyk" diyerek ölüme o derece çok kucak açılabilir.
Varlığınız çoğaldığı oranda onu hayır yolunda azaltınız ki yolculuklarınız kolay olsun!...
Çokluğun derdi elbet çok olur; yokluk kapısında nefis de yok olur.
Yunus ne güzel söylemiş: "Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı" - Her şey zıddıyla kaimdir, o halde varlık da elbette yoklukla ölçülecektir.
Varlık çoğaldıkça burada keder, ötede sorgu çoğalacak; varlıktan geçtikçe keder de sual de yok olacaktır.
Fuzulî Mecnun'u Hakk'a erdirirken ona şöyle dedirtir:
Kurtar beni ıztırâb-ı gâmdan
Ver müjde vücûduma ademden
--------------------------
Gerçek mutluluk için arada sırada kederlenmek, hayatın hasılatını toplamak adına zaman zaman azaba uğramak, zorluklara maruz kalmak...
Ezel ile ebed arasında nefis ile ruhun, günah ile sevabın amansız mücadelesi...
İşte yolcunun asıl kimliğini oluşturan, hayat kütüğüne ne sıfatla kaydolunacağını gösteren mihenk... - Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle, bildiğini bilmemek aynı değildir. Kurtulanlar, bilmediğini bilenlerle bildiğini bilmeyenlerdir. Onlar birbirini bilir, birbirinden bilir, birbiriyle bilir. Ben dahi bildim, çünkü aşk işinde âşıkın mâşuka vuslatı cümle âşıklara âşikâr olur.