Annem, küçükken bize babamın ailesinin onu istemeye geldiği günü anlatırdı. Üzerindeki lacivert elbiseyle ne kadar güzel, babamın da ne kadar yakışıklı olduğunu sayısız kez dinlemişizdir. Bir süre sonra bu hikâyeyi anlatmayı bıraktı. Halbuki bir çiftin asla anlatmaktan vazgeçmemesi gereken tek şey geçmişteki güzel anılardır. Sayfa 139
Diğer Şebnem Burcuoğlu Sözleri ve Alıntıları
- Kadın ve erkek iki ayrı cins olarak adlandırılmadan önce, küre biçiminde varlıklarmış. Öylesine zeki, becerikli ve yaşam dolularmış ki, tanrılar kendilerini bu mükemmel uyum karşısında tehdit altında hissetmiş. Zeus küreyi ortadan ikiye bölmüş ve insanlığın baştaki bütünlüğü kaybolmuş. Bu noktadan sonra ortaya çıkan kadın ve erkek arasında iki farklı anatomi, iki farklı düşünce yapısı belirivermiş. Yeniden bütünleşmeye çalıştıkça tüm enerjilerini tüketmişler ve sonunda tanrılar için bir tehlike olmaktan çıkmışlar.
Her insanın, başka birinin diğer yarısı olduğu savına inanıyor musunuz? Kendinize uygun öteki yarıyı arayıp, yaradılıştaki bütünlüğü mü arzuluyoruz sizce? Yoksa bu sadece bir hikâye mi? Hepsinden önemlisi, Zeus geri zekalı mı? Sana ne be? Küre şeklinde mutlu mesut yuvarlanıp gidiyormuşuz işte... Sen zaten tanrı doğup, en yüksek limitten SSK emeklisi olmuşsun. Biz gariban asgari ücretli ölümlülerle alıp veremediğin neydi? Karına, kızına göz mü diktik? Ben çorabımın diğer tekini bulamıyorken şimdi nereden bulayım küremin yarısını? - Ben evlenmeyi düşünmüyorum. Son derece bekarım.
- Hanımefendi, hiç dikkat ettiniz mi, Türk musikisindeki şarkıların hiçbirinde 'seni seviyorum' lafı geçmiyor. Aşkı sadece tarif ediyorlar.
- Her insanın, başka birinin diğer yarısı olduğu savına inanıyor musunuz? Kendimize uygun öteki yarıyı arayıp, yaradılıştaki bütünlüğü mü arzuluyoruz sizce? Yoksa bu sadece bir hikaye mi? Hepsinden önemlisi, Zeus geri zekalı mı? Sana ne be? Küre şeklinde mutlu mesut yuvarlanıp gidiyormuşuz işte... Sen zaten tanrı doğup, en yüksek limitten SSK emeklisi olmuşsun. Biz gariban askeri ücretli ölümlülerle alıp veremediğin neydi? Karına, kızına göz mü diktik? Ben çorabımın diğer tekini bulamıyorken şimdi nereden bulayım küremin diğer yarısını?
- Bazı insanların kalbi iyilikle doludur. Size enerji verirler, yükseltirler. Bazıları da kararmış tahta masalarında sizi de yanına oturtur, kanınızı emerler. Siz tükendikçe kendilerine bağladıklarını sanırlar. Onlara gül verirsiniz, 'Dikeni elime battı' derler. Siz güvenmek istersiniz, onlar 'Kızım, herkes birbirini aldatır, gerçek dünyaya dön' diye sizi sarsarlar. Bu dangalaklarla uğraşırken bir de bakarız iyi olan elimizden kaçmış.
- Keşke vücutlarımız olmasaydı ve ortada ruhlar şeklinde gezebilseydik. Vücutlarımız ruhumuzu saklayabilmemiz için ideal bir kılıf sadece. Ruhun belki onun boynuna sarılmak, kucağına oturup, küçücük kalmak istiyor ama yüzünde bir mimik bile kıpırdamıyor. Oyunculuğun bir meslek olması ne kadar manidar.
- Beklemek en büyük erdemdir.
- "Kadınlar olgunlaşmamış ham portakal gibidir, kabuğunu soymaya kalkarsa n elinde kalır"
- Ey Türk kızı! Birinci vazifen, 10 saniyelik basit bir konuyu 1 saatlik problem yumağına dönüştürmek üzere erkeğine trip atmak, onu çıldırtmak, zıvanadan çıkarmaktır!
- "İçimde onu kaybetmiş gibi değil, asıl şimdi bulmuş gibi bir his vardı."