Amos da durumunu ölmeden bir gün önce açığa vurmuştu; onu bulduğumuzda gece kafeslerinden birinde bir çuvalın üzerine oturmuş, dakikada altmış kere nefes alıyor, yüzünden terler döküyordu, diğer şempanzelerse güneşe çıkmıştı. Amos dışarı çıkmayı reddettiği için veteriner muayene edene kadar onu diğerlerinden ayn tuttuk. Diğer şempanzeler onu yoklamak için içeri gelip durduğundan, teması engellemek için Amos'un arkasında oturduğu kapıyı kilitledik. Amos kapıdaki açıklığın yanına yerleşti ve Daisy adındaki dişi usulca başını elleri arasına alıp, kulağının arkasındaki yumuşak yeri tımar etmeye başladı. Sonra açıklıktan içeri bol bol talaş attı. Şempanzeler bu talaşlarla yuva yapmayı severler. Etraflarına bolca talaş toplayıp üzerinde uyurlar. Daisy, Amos'a talaşları verdikten sonra başka bir erkek de içeri talaş attı. Amos sırtını duvara dayamış talaşla bir şey yapmadan oturduğu için Daisy defalarca içeri uzanıp, talaşı duvarla Amos'un sırtı arasına doldurdu. Bu dikkat çekiciydi. Daisy'nin, Amos'un rahatsız olduğunu ve tıpkı bizim hastanedeki bir hastanın arkasına yastık koymamız gibi, yumuşak bir şeye yaslanırsa kendini daha iyi hissedeceğini bildiğini göstermiyor muydu? Daisy muhtemelen kendisinin talaşa yaslandığında nasıl hissettiğini düşünerek böyle bir çıkarımda bulunmuştu; hatta aramızda ona talaş manyağı derdik (talaşı paylaşmak yerine genelde hepsini kendine almaya çalışırdı). Maymunların, özellikle arkadaşlarının başı dertte olduğunda, kendilerini başkalarının yerine koyabildiğine inanıyorum.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?