Amerikalı uzman Robert Yerkes'in meşhur bir fotoğrafı vardır: Kucağında şempanze sandığı iki küçük maymunla. Bonobonun bilinmediği zamanlarda çekilmiş bir fotoğraf. Yerkes bu iki maymundan birinin, bildiği bütün maymunlardan daha duyarlı ve empatik, hatta zeki olduğunu söylemişti. Ona insansı dahi adım takmış, 'Almost Human' (Neredeyse İnsan) kitabında bol bol bu şempanzeden bahsetmişti; Batıya ulaşmış ilk canlı bonobolardan biriyle karşı karşıya olduğunu bilmeden. (...) Planckendael kolonisi, [bonoboların] şempanzelerle aralarındaki farkı hemen ortaya seriyor çünkü liderleri dişi. Biyolog Jeroen Stevens, uzun yıllar burada alfa dişi olan demir leydinin başka bir hayvanat bahçesine gönderilmesiyle grup içindeki atmosferin nasıl rahatladığını anlattı bana. Diğer bonoboların çoğuna, özellikle de erkeklere dehşet salmış. Yeni alfanın daha yumuşak bir karakteri var. Hayvanat bahçeleri arasında dişilerin değiş tokuş edilmesi doğal bonobo şablonuna uyan, yeni ve tavsiye edilen bir eğilim. Doğada erkek yavrular anneleriyle birlikte kalırken, kızlar başka yerlere göç eder. Senelerce hayvanat bahçeleri erkekleri başka yerlere gönderdi ve bu yüzden annelerinin yokluğunda sürekli tacize uğrayan erkekler büyük felaketler yaşadı. Bu zavallı erkekler genelde hayatlarını kurtarabilmek için hayvanat bahçelerinin misafırlere açık olmayan yerlerine çekilip yapayalnız bir hayat sürdüler. Erkekleri annelerinin yanında tutarak ve bağlarına saygı duyarak pek çok sorunun önü alınıyor. Bu da bonoboların barış meleği olmadıklarını gösteriyor. Ama ayın zamanda erkeklerin nasıl ana kuzusu olduklarını da gösteriyor; herkesin pek hoşuna gitmeyecek bir şey. Bazı erkekler mızmız erkekli anaerkil maymunlardan rahatsız oluyor. Almanya'da verdiğim bir konferanstan sonra dinleyicilerim arasında yer alan meşhur, yaşlı bir profesör: Bu erkeklerin nesi var! diye haykırmıştı. Antropolog ve biyologların barışçı bir primat akrabayla ilgilenmediği, şiddeti ve savaşı vurgulamakla meşgul olduğu bir dönemde bilim sahnesine çıkan bonobonun kaderidir bu. Kimse onlarla ne yapacağını bilemediğinden bonobolar hızla insan evrim edebiyatının kara koyununa dönüştü. Amerikalı bir antropolog, zaten soyları tükenmeye yüz tuttuğu için onları yok saymayı tavsiye edecek kadar ileri gitti.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?