ABD'ye gelmeden önce evrim karşısındaki şüphecilikten pek haberdar değildim; çok geçmeden onu da silah sevgisi ve futbolu hor görme gibi açıklanamaz diğer milli eğilimler arasına yerleştirdim. (...) Amerikalıların en az %30'u İncil'i, gerçekten Tanrı kelamı olarak okur. İncil'i kelimesi kelimesine doğru kabul edilmemesi gereken ilhamlı bir metin ya da bir efsaneler ve ahlaki kurallar kitabı olarak görenlerse bu rakamın iki katıdır. Evrimin mesajını yaymak isteyenlerin bilmesinde fayda var. Kelimesi kelimesine almayan çoğunluğu hedeflemeliler çünkü onların dinleme ihtimali daha yüksek. Tabii tartışma surata atılan bir tokatla başlamazsa. Bilimle dinin uzlaşmaz olduğu teranesi ne yazık ki bazı sonuçlar da doğurmuyor değil. Dindar insanlara, ne kadar açık görüşlü ve dogmadan uzak olsalar bile bilime layık olamayacaklarını söylüyor. Önce onlar için çok kıymetli olan bütün inançlarından kurtulmaları gerekecek. Neo-ateistlerin saflık üzerindeki ısrarını tuhaf bir şekilde dini buluyorum. İnananların, inanmayan rasyonel elitin saflarına katılmadan önce herkesin önünde nedamet getireceği bir nevi vaftiz töreni eksik bir tek. İroniye bakın, buna en son layık görülecekler arasında manastır bahçesinde bezelye yetiştiren bir Augustinus keşişi de var.
Diğer Frans De Waal Sözleri ve Alıntıları
- Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir.
Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. - Bütün bildiklerimiz şunu gösteriyor ki bir hayvan ne kadar az sayıda yavru dünyaya getirirse onlara o kadar iyi bakar.
- İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikayelere, ritüllere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar.
- Bilimin yaptığı en iyi şey, fikirler arasında rekabeti ateşlemektir. Bilim bir nevi doğal seçilimi teşvik eder ve bunun sonucunda sadece en geçerli fikirler ayakta kalır ve ürer.
- Darwin'in de zamanında dikkat çektiği gibi, sadece insana has yegâne ifade yüz kızarmasıdır. Diğer primatlarda böyle ani bir kızarmaya hiç rastlamadım. İnsanların elinden gelen tek şeyin başkalarını sömürmek olduğunu düşünenler için yüz kızarması herhalde çok şaşırdıkları bir evrim muammasıdır.
- Şempanzeleri ya da bonoboları izlemenin bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterebileceğine inanamıyorum, bence bilim de yapamaz bunu, ama doğayı tanımamız, nasıl ve neden birbirimize ilgi göstermeye ve ahlaki neticeler aramaya başladığımızı anlamamıza yardımcı olur. Hayatta kalmamız, başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmamıza, işbirliği yapan bir topluma bağlı olduğu için geliştirmişiz bu özellikleri.
- "Maymunu ormandan çıkarabilirsiniz, ama ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız"
- Hem iyilik hem zalimlik, hem asalet hem bayağılık bir arada olabilir - bazen aynı insanda.
- Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal kurallarının olmadığına gerçekten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi? İnsanlar, topu topu bir iki bin yıl önce çıkan mevcut dinlerden çok önce, toplumlarının nasıl işlediğine kafa yormuş olmalı. Biyologlar bu kadar kısa süreleri hiç ciddiye almaz.
- Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim? Atalarımızın henüz din sahibi olmadıkları zamanlarda sosyal normlarının olmadığına hakikaten inanan var mı? Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmez, haksızlıkla karşılaşınca şikayet etmezler miydi?