19. y.y.?da söylenmiş bu söz doğrudur. Din halk kitlelerinin afyonudur. Böylece halk, ahret ümidi ile dünyadaki mutsuzluk ve yoksulluğuna katlanır. Toplumda olan her şeyin ilahi irade ile gerçekleştiğini; dolaysıyla da statükoyu değiştirmek ve halkın durumunu iyileştirmek için, çalışmanın, Tanrının iradesine karşı çıkmak demek olduğunu telkin eden inanç/din halkın afyonudur. Yine 18. yy ve 19. yy bilginlerinin şu sözü de doğrudur. Din insanların bilimsel sebepler karşısında ki bilgisizliklerinin ürünüdür. Şu sözde doğrudur. Din, feodal dönemin ayrıcalıklarının ve ayrımcılığının, servet sahipliği ve yoksulluk biçiminde beliren iktisadi ilişkilerin bir bütünüdür. Fakat bu din hangi dindir ? Bu din ?bir şimşeğin parlayıp söndüğü anlar gibi anlar dışında ? tarihte daima görülen, seyri izlenen şirk dinidir. Şirk dini, kutsal ve Tevhit dinine ilişkin adlara da bürünebilir; fakat durum değişmez. Şirk dini mensupları, Tevhit dini adına cihad ve Kur?an adına, Kur?an-ı Kerim?i mızrağa da geçirebilir. Kur?an-ı Kerim?i mızrağın ucuna takan-taktıran kişi ve kişiler Lat ve Uzza adına İslam Peygamberi?ne (s.a) karşı koyan Kureyş değildir. Çünkü artık onlar, bu dönemde şirki, eski biçimi ile devam ettiremez, koruyamazlardı. Bu nedenle, içten, açıktan değil, gizli geliyorlar; sonra da Kur?an-ı Kerim?i mızrağa geçirip Ali ile savaşıyorlar. Yani Allah (c.c) ve Muhammet (s.a) savaşıyorlardı. Artık şirk dini, cihada ve hacca giden bir halifesi bulunan hilafet biçimine bürünür. Şirk dini; yorumlayan, kılıf uyduran, yasallaştıran, uyuşturan, duraklatan, sınıflayan, halkın yaşayış tarzsına ilgisiz kalan din demektir. Tarih boyunca da insan toplumlarına musallat olmuştur. Demek ki, ?Din korku ürünüdür, uyuşturucudur, sınırlayıcıdır, feodal dönemin ürünüdür.? diyenler; doğru söylemişlerdir. Çünkü onlar tarihe bakarak bu sonuca varmakta idiler. Fakat onlar, aynı zamanda dinin ne olduğundan habersiz, gerçek dini tanımayan, bilmeyen kimselerdir. Din bilgini olmadıkları gibi tarih bilgini de değillerdir. Bu sebeple, tarihi bu şekilde gözden geçiren herkes, şirk adına hareket edenlerle, tevhit adı altında şirk dininin bekçiliğini yapanlar arasında fark olmadığını görecektir.
Diğer Ali Şeriati Sözleri ve Alıntıları
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Tarih boyunca başkaları gelip ekmeğini talan etsin diye,açın açlığını hakim kılmak için kurulan,fakirliği üreten ve onun bekçiliğini yapan bir din hakkındaki yargılarımız hiç şüphesiz doğrudur. Ancak nasıl olur da Ebuzer'i yetiştiren din hakkında da aynı şeyi düşünürüz? Ebuzer, İslam'ın o tertemiz, parlak ve mükemmel çehresi; Paygamber'in yetiştirdiği şahsiyet, hiçbir şeyi olmayan Ebuzer. Sahip olduğu her şey bu fabrikanın,bu kitabın ve bu öğretinin ürünüydü. İşte bu dinin inşa ettiği bu kişi şöyle der: ''Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım!''
- "İrfanî metinlerimiz, ?İslamî ibadet' adıyla elimizde bulunan şekillerle birlikte, toplu olarak bilinçli bir şekilde bize öyle bir egzersiz bağışlıyor ki, bu egzersiz ruhumuzu her günkü yaşam bataklığına düşmekten, tüketim-perestlikten, lüks-perestlik ve alçak rekabetler içerisinde hapsolmaktan kurtarır... Victor Hugo ne diyor: ?Sonsuz küçük, sonsuz büyük karşısında yer alıyor.' Nerede? Namazda!"
- "İbadetten maksat, insanla Allah arasında sürekli devam eden varlıksal birleşme ve bağlılıktır. Allah, anlam, güzellik, hedef, amaç, iman ve bütün insani değerlerimizin kaynağıdır. Onsuz her şey boş, anlamsız, saçma, zelil bir bataklığa düşer. Bugün ibadetin rolü dün ve evvelki günden daha çoktur."
- "Peygamber Mescidi'nin beş-altı kapısı var. İmam namaza durmuş, mescidin tamamı saf tutan cemaatle dolu... Herkes bu namaza bağlanmıştır... Topyekün ümmet eğiliyor, topyekün dalgalanıyor. Bu durum öyle bir gerçeklik yaratıyor ki, hiçbir duygu-düşünce onun yerini tutamaz. Bu harekette bulunan insan, yeryüzündeki bütün İslam varlığıyla dost olduğunu ve uyum içerisinde bulunduğunu hissediyor. Bundan dolayı dünyada ?Biz' duygusuna sahip oluyor."