?? Descartes'ın şu cümlesi oldukça meşhurdur: «Düşünüyorum o halde varım.» Bu, Descartes'ın şüphesidir. Descartes önce her şeyden şüphe etmiş, sonra böyle demiştir «-Fakat şüphe etmekte olduğum hususta şüphe ?edemem. Öyleyse varım ki şüphe ediyorum, şu halde ben varım! » demiştir. Sonra da «düşünüyorum o halde varım!» cümlesiyle tanındı, ünlendi ve bütün öğreti veya doktrinini bu cümlesine dayalı olarak ispatlayıp geliştirdi. İkinci söz Gide'in sözüdür. «Hissediyorum, o halde varım.!» Üçüncü söz de Albert Camus?un sözüdür.: «Başkaldırıyorum, o halde varım! » Bu daha doğrudur. Aslında ??var? olmanın? bu üç ölçütünden her biri doğrudur. O düşünüyor, vardır ki düşünüyor. Duyumsayan, hisseden kimse, vardır ki hissediyor. Başkaldıran kişi vardır ki başkaldırıyor, isyan ediyor. Fakat burada üç tür «imek» (var bulunmak) vardır.İnsana özgü olan en üstün varoluş «başk,aldırıyorum, o halde varım»dır. Adem Cennet'te olduğu ve başkaldırmadığı sürece adam değil bir melek* idi. Fakat insan cennette ve cennetin tüketim hayatı içinde isyan ediyor ve o meyveyi yedikten sonra (akıl, bilinç ve başkaldırma meyvesi) vaat edilen cennetten değil, yararlanma, keyif çatma ve hayvani tüketim cenneti olan cennetten kovulup çıkarılır. Sonra yeryüzüne gelir ve gayret, uğraşı, cihat, savaşma ve keşmekeş içinde kendi hayatını, geçimini üstlenme görevini yüklenir. Ana ve baba, çocuklarını evden uzaklaştırdıklarında, bu, o çocukların kendi hayatının sorumluluğunu kendilerine havale etmiş olmalarının alametidir. Bu tam da Sartre'ın ?.«delaissement adıyla (egzistansiyalizmin özü) ortaya koyduğu sözün tercümesidir; yani insan kendine bırakılmıştır. Yani tabiatta kendi hayatının sorumluluğu kendisine aittir. Bütün hayvanların ve canlılardan tersine insan için durum budur; Hayvanlara içgüdüsel tabiat hükmeder. ?? (Fecr Yayınları)
Diğer Ali Şeriati Sözleri ve Alıntıları
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Tarih boyunca başkaları gelip ekmeğini talan etsin diye,açın açlığını hakim kılmak için kurulan,fakirliği üreten ve onun bekçiliğini yapan bir din hakkındaki yargılarımız hiç şüphesiz doğrudur. Ancak nasıl olur da Ebuzer'i yetiştiren din hakkında da aynı şeyi düşünürüz? Ebuzer, İslam'ın o tertemiz, parlak ve mükemmel çehresi; Paygamber'in yetiştirdiği şahsiyet, hiçbir şeyi olmayan Ebuzer. Sahip olduğu her şey bu fabrikanın,bu kitabın ve bu öğretinin ürünüydü. İşte bu dinin inşa ettiği bu kişi şöyle der: ''Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım!''
- "İrfanî metinlerimiz, ?İslamî ibadet' adıyla elimizde bulunan şekillerle birlikte, toplu olarak bilinçli bir şekilde bize öyle bir egzersiz bağışlıyor ki, bu egzersiz ruhumuzu her günkü yaşam bataklığına düşmekten, tüketim-perestlikten, lüks-perestlik ve alçak rekabetler içerisinde hapsolmaktan kurtarır... Victor Hugo ne diyor: ?Sonsuz küçük, sonsuz büyük karşısında yer alıyor.' Nerede? Namazda!"
- "İbadetten maksat, insanla Allah arasında sürekli devam eden varlıksal birleşme ve bağlılıktır. Allah, anlam, güzellik, hedef, amaç, iman ve bütün insani değerlerimizin kaynağıdır. Onsuz her şey boş, anlamsız, saçma, zelil bir bataklığa düşer. Bugün ibadetin rolü dün ve evvelki günden daha çoktur."
- "Peygamber Mescidi'nin beş-altı kapısı var. İmam namaza durmuş, mescidin tamamı saf tutan cemaatle dolu... Herkes bu namaza bağlanmıştır... Topyekün ümmet eğiliyor, topyekün dalgalanıyor. Bu durum öyle bir gerçeklik yaratıyor ki, hiçbir duygu-düşünce onun yerini tutamaz. Bu harekette bulunan insan, yeryüzündeki bütün İslam varlığıyla dost olduğunu ve uyum içerisinde bulunduğunu hissediyor. Bundan dolayı dünyada ?Biz' duygusuna sahip oluyor."