- Tanık olarak senin hakkında peygamberler konuşacak? Selim büyük bir şaşkınlık içinde peygamberleri düşünürken demin meleklerin konuştuğu yere ağır adımlarla üç kişi gelerek büyük bir vakar içinde, Selim?in bakamadığı ışığı selamladılar. İçlerinden biri ilerleyerek diz çöktü. Ellerini kaldırarak: - Ey Ulu Işık! Ey Ulu Ateş! Ey Ahuramazda. Ben Zerdüşt?üm, dedi. Işığın içindeki heybetli ses sordu: - Zerdüşt! Ruhlar aleminden Selim Pusat?ın bütünü hayatını gördün. Suçlu mudur? Zerdüşt ayağa kalkarak cevap verdi: - En büyük suçludur. Çünkü bir kıza gönlünü kaptırdı. Kadınların hepsi Ehrimen?in hizmetkarı, askerdir. Bir kadına tutsak olmak Şeytan?a kul olmak demektir. Hem de bu bir subaydı ve olgunluk çağındaydı. Kendisinden yirmi beş yaş küçük kıza esir olmakla Şeytan tarafına geçmeye gönüllü olduğunu gösterdi. Ne dünyada, ne de ruhlar alemindeki hayatımda bundan daha suçlu insan görmedim. Işıktan ses geldi: - Ne diyorsun Selim Pusat? - Kabul etmiyorum. - Neden? - Kadınları neden Şeytan?ın kulu olarak yarattı? Yarattın da o kadınlardan peygamberi nasıl vücuda getirdin?
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."