-(Halit'in eşi Mükerrem) İstanbul varken Zongul - AlıntıSöz

-(Halit'in eşi Mükerrem) İstanbul varken Zonguldak'ta yaşamayı o, bilhassa böyle havalarda pek acı buluyordu. Bu acılığı da en çok oradan gelen gazetelere her göz gezdirişinde duyar, balolar, konserler, ecnebi truplarının (kumpanyalar) uğraması, Darülbedayi'nin (tiyatro) programıyla büyük sinemalarda değişen filmler, hatta havanın güzelliğine, fenalığına dair haberler ruhundaki hasret ve hicranı büyütür, kendisini talihine karşı adeta isyana götürürdü. -...nefisleri Fransız şirketinin milyonları üstünden bir nevi Zonguldak Kont ve Kontesi yahut Dük ve Düşesi şeklinde görerek, kabul günlerinde herkesin kendi tayin ettikleri yerlerde oturup kendileri tarafından davet edilince söze karışmasını isteyen umum müdürle ve sadece metres olduğu iddia olunan iri yarı madaması... -Nüzhet bütün bu güzelliğiyle bir kız evladı olsaydı, anası belki de kendisini kıskanırdı. Fakat şimdi Nuriye bu kadar güzel bir gencin anası olduğu için kadınlara ve erkeklere karşı ayrı ayrı gurur duyuyordu. Bu gurur kadınlara, İşte bu bayıldığınız çocuğun anası benim. Sizi hayran eden bu çocuğun hiçbirinizi beni sevdiği gibi sevmesi ihtimali yoktur. Siz onun birkaç günlük oyuncağından ibaretsiniz dediği gibi erkeklere de, Kanımdan ve etimden kopup dünyaya gelen bu çocuğu her kadın sizlere tercih edecektir. Onun anası olduğum için ben de sizi onunla beraber yeniyor sayılırım... diyor gibiydi. -(Nüzhet) Orta mektepten sonra ne bir liseye girmeyi düşünüyorum, ne de maden mektebine girmeyi. Bu tahsil benim için tamamen kafi. Babamın madenini bizzat idare etmekliğim icap ettiği zamanda ise, istediğim gibi ve istediğim kadar mühendis bulabilirim. Hem o vakte kadar maden mektebi lise mezunlarından birçok mühendis yetiştirir de bu sayede ben de beylere babamdan yahut başka yerlerden şimdi alabildikleri paranın yarısını bile vermem! -KISKANMAK... Seniha'nın yüreğinde ilk beliren, kendisini ilk duyuran ve hemen her gün daha fazla gelişip büyüyen bir his olmuştu. Halit'le (yakışıklı öz ağabeyi) aralarında sekiz yaş vardı ve onu kıskanmadığı bir zamanı hiç bilmiyordu. ...Çirkinlerin sevilmemeye ve güzeller için daima feda edilmeye mahkum bulunduklarını Seniha pek küçük yaşından itibaren bilmiş, anlamıştı. ...Kuzguna bile yavrusu Anka görünür dendiği halde bu ne biçim bir ana idi ki kızının çirkinliğinden katiyen emin bulunuyor, bunu açıkça ilan ediyordu (ayrıca, emekli Paşa eşi olan annesi oğluna hayrandır ve Seniha'nın çıkan talipleriyle evlenmesine, Halit'in Avrupa tahsili için para gerekli diyerek izin vermemiştir). -İstanbul'un kibar semtlerinden gelen şık ve nazlı hanımefendilerin veya öyle geçinenlerin birkaç ay fasılasız yaşamaya dayanamayarak tebdili hava için sık sık ayrıldıkları ve hele Haziran başlangıcından Ekim sonlarına kadar kalmayı adeta bir haysiyetsizlik ve fakr-ü zaruret (fakirlik ve çaresizlik) itirafı saydıkları bu 1923-1924 Ankara'sını... ...Hemen her evde iki ailenin sıkıştığı ve evli kadınların on dakika uzaktakidairelerinden çıkarak kocalarının eve gelmelerini her an hesap etmeye mecbur bulundukları bu yeni ve küçük hükümet merkezinde... -(Seniha) başkaları ile beraberken de bütün dimağını bu düşünce, sevilmeyen bir koca olan ağabeyinin yakında aldatılan bir koca olacağı ve bu vaziyetin birtakım musibetler doğuracağı düşüncesi işgal ediyordu. Bundan, böyle düşünmekten de ince ve hep renksiz dudaklarına durup dururken bir tebessüm, istihza ve sevinç dolu ve canlı bir tebessüm geliyordu. ...bu sevinç Seniha'yı adeta gençleştirmiş, hatta biraz da güzelleştirmişti. -...bir taraftan masum aşkının derinliğinden ve ebediliğinden bahseden ve bahsederken en hülyalı bir genç kızın şairane edalarını alan bu kadın (Mükerrem), diğer taraftan da bütün hayatlarını aylık, haftalık ve hatta gecelik dostlarla geçirmiş en günahkar mahluklar kadar sevdanın et ve sinir tarafına düşkündü. -(Seniha) ...Hiç güzel olmayanını, herkese benzemeyenini seçerdim. Resimdeğil, bebek değil, erkek seçerdim. Kendi güzelliğini bir saniye unutmayan ve kadına ihsan ettiği dakikaların fevkaladeliğini her an düşünüp hatırlatan bir erkeğe nasıl tahammül edilebilir, anlamaktan acizim! -Kocasının attığı kurşunlarla Nüzhet'in yüzünün tanınmayacak, korkunç ve iğrenç bir hale geldiğini demin Seniha söylemişti. Ve şimdi, birdenbire, daha gözlerinde belki onun için dökülmüş yaşlar kurumadan, Mükerrem artık aşkının öldüğünü ve delikanlıyı artık sevmediğini anladı. Sade güzelliğinden, çok güzelliğinden dolayı sevmiş ve göğsüne çılgın gibi bastırmış olduğu o eşsiz baş şimdi korkunç ve iğrenç bir şey haline gelince sevgisi de birden tükenmiş ve varlığı sanki boşalmış, kupkuru ve bomboş bir şey olmuştu. -Sevgilisi mezara ve kocası hapse giden genç kadın (Mükerrem) şimdi hayata pek bağlanmış, tatlı canı ve rahatı için ne lazımsa yapmaya karar vermişti. Adeta ağır bir hastalıktan kurtulmuşların nekahat devrinde kendi nefislerine aşık oluşları gibi bir haleti ruhiye içinde yalnız kendini düşünüyor, kendini seviyordu. Hatta yeni vaziyetinden içten içe ve gizliden gizliye belki biraz da memnundu. Aylardan beri ona ıstırap çektiren bir erkekten de, daima emirler veren bir erkekten de aynı zamanda kurtulmuştu. Artık Nüzhet'in kendisini bırakıp başka bir kadına gitmesi ihtimali ile titremeyecek, artık Halit'e hoş görünmek için, bir şeyi sezdirmemek için zahmetlere girişmeyecekti. Artık sade kendi nefsini düşünebilirdi. -(Seniha) ...bu yıl Halit'in hapishanede sürünüp inlediğini düşünmekten artık hiçbir haz almaz olmuştu. Fakat teklifini (İstanbul'daki babadan kalma küçük köşkdeki hissesini, Halit'in beş parasız halinin mecburiyetinden yararlanarak onda bir fiyatına alma teklifi) kabul ettirip Halit'e sadaka fırlatmak zevki olmasaydı bile yine mutlaka Zonguldak'a gelecekti. Çünkü onu hapishaneden çıktığı halde (7 yıl sonra), o zelil ve feci halde görmek saadetinden kendisini elbette mahrum etmek istemez, buna yüreği elbette razı olmazdı (ama eski arkadaşları Halit'e bir iş ayarlamıştır). -Mükerrem'in belki bütün tekmil parasını Halit'e göndermeye hazır oluşu kendisine (Seniha) çok dokunmuştu. Bu katil hala, hala seviliyor, yardım himaye görüyordu. Dostlar kendisine hemen iş, mevki buluyorlardı. ...etrafında muhabbet, sevgi vardı. Bütün hayatını doğdu doğalı başkalarına hasretmiş, feda etmiş (öğretmen) olan Seniha'ya hiç kimsenin vermediği sevgi ve himaye elan ondan esirgenmiyor, yirmi yaşında bir delikanlının katili olduğu biline biline esirgenmiyordu. -(Seniha) KISKANÇLIK ATEŞİ, saldırışlarını, sarışlarını ve kemirişlerini senelerce unuttum sandığı kıskançlık ateşleri ihtiyar kızın bütün benliğini yeniden almış, tamamıyla kaplayıp sarmıştı. Ve Seniha artık bunun hep bu şekilde son nefesine kadar süreceğini çok iyi biliyordu. Ancak ağabeyi kendinden evvel ölürse, ağabeyinin kendinden evvel toprağa verildiğini öğrenirse BELKİ de biraz sükun bulacak, kendisi iyi kötü bir hayat yaşarken toprakta toprak olmuş bir ÖLÜYÜ artık BELKİ de PEK kıskanmayacaktı.

Diğer Nahid Sırrı Örik Sözleri ve Alıntıları