- Tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur,huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.
- Birkaç yıl önce okuduğum , adı galiba Mutluluk olan bir romanda denildiği gibi, biz, bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük.
- Olan biteni hemen unutmak istiyorduk. Bir kez daha aşağılanmıştık çünkü. Öç diye bir şey yoktu bu dünyada, mümkün değildi.
- Bence en güzel söz son sözüydü.Hatta son sözün son cümlesi "Galiba yapmam gerekeni bulmuştum en sonunda.Sen dinlenedur Melek Tavus dedim, belki sen de, Tevrat'ın tanrısı gibi evreni yaratırken altı gün çok yoruldun;birinci gün ışığı, karanlığı, geceyi gündüzü yarattın, ikinci gün gök kubbeyi, daha sonra karayı, denizi otları bitkileri, tohumları, meyveleri yarattın, dördüncü gün sıra güneşe Ay'a ve yıldızlara geldi, beşinci gün yeryüzünü her türkü canlıyla doldurdun, dünyaya egemen olması için kendi suretinde insanı yarattın, onları erkek ve dişi kıldın, sonra yarattıklarına baktın ve her şeyin çok iyi olduğunu gördün.Altıncı gün gök ve yer bütün ögeleriyle tamamlanmıştı.Yedinci güne gelindiğinde yapmakta olduğun işi bitirdin ve o gün dinlenmeye çekildin; belki de yedinci gün hala sürüyor çünkü masumların, acı çekenlerin çığlıkları ulaşmıyor sana ve artık her şey güzel değil. "
- Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!" "Peki, sen ne görüyorsun bakalım?" "İnsan, sadece insan. Seven, acı ceken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan
- "Son günlerde adamızı çevreleyen deniz bile gözüme korkutucu görünmeye başlamıştı. Eskiden kıyıya oturup zevkle seyrettiğim gelgitler, yedi dalgadan birinin büyük olduğunu sayma oyunları şimdi içimi ürpertiyor, denizin salınışında da bir zalimlik, bir tehdit seziyordum. İçimdeki kaygı dozu arttıkça, ben de denizin pırıltılı yüzeyini değil, karanlık derinliklerini düşünmeye başlamıştım. Aynı denizde, aynı çevre koşullarında yaşayan köpekbalıklarının kötü, yunusların iyi olmasını neyle açıklayabilirdik? Aslında köpekbalığı neye göre kötü, yunus neye göre iyiydi? Belki de iyilik ve kötülük diye bir şey yoktu."
- -Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun! -Peki, sen ne görüyorsun bakalım? -İnsan, sadece insan. Seven, acı ceken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.. Serenad, Zülfü Livaneli
- -Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun! -Peki, sen ne görüyorsun bakalım? -İnsan, sadece insan. Seven, acı ceken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.. Serenad, Zülfü Livaneli
- bir arkadaşım,herkesin bir şemsiyesi var kendini koruyacak,seninse yok,bir an önce şemsiyeni açmaya bak,çünkü bu yağmur hiç dinmeyecek demişti.Şimdi ben de şemsiyemi açmayı,aldırmazlık zırhı giymeyi öğrendiğim günlere eriştiğimi sanıyordum,aslında öğrenmiştim;beni sarsan,yüreğimi oyan bir Meleknaz çıkıp beni tarumar edene kadar.Tarumar!
- "Geldiğin Yeri Unutma Sakın"