- Fedakarlık gerektirmeyen şeylere inanmak kolaydır. Ama inancımızı hayatımızla ispat etmemiz gerekirse işte o zaman ak koyun kara koyun ortaya çıkar.
- Bizi mutlu ya da mutsuz kılan, diye başladı Hasan gözlem evindeki yastıklara yeniden uzandıkları sırada. Olaylar değil, onları algılama biçimimizdir.
- Konu başkaları olunca adalet dağıtmak kolaydır elbette, diye ekledi Ebu Soraka.
- Hiçbir şeyi kesin olarak bilmiyoruz diye düşündü. Üzerimizdeki yıldızlar sessiz. Sırtımızda yanılgılarımız savrulup gidiyoruz. Kesinlikle çok korkunç bir tanrı bize hükmediyor.
- İnsan dünyadaki en garip yaratık, diye mırıldandı. Kartallar gibi uçmak istiyor ama kanatları yok. Aslan gibi kuvvetli olmak istiyor ama pençeleri yok. Ne kadar kusurlu yaratmışsın bizi, Allah'ım. Bir de yetmezmiş gibi bizlere kendi acizliğimizi idrak etme gücü vermişsin.
- Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?
- Bilge birinin dediği gibi hayat çok kısa ve öğrenecek de çok şey var.
- Çünkü insanların uğruna para ödedikleri işlere daha fazla bağlandıkları tecrübeyle sabittir.
- Birden yüreğinin derinliklerinde derin bir sızı hissetti. Yaşlandığını bir çok şeye çok geç sahip olduğunu idrak etmenin neden olduğu bir sızıydı bu.
- Hayatta aldatmaca nerede başlar, hakikat nerede biter? Bunu söylemesi zor.