- "Demek buradasın," dedi. "Ben de benden kaçtığını düşünmüştüm." "Kaçıyordum," dedim dürüştçe.
- Aramızdaki boşluk bir kanser gibi büyüyordu ve bunun artık kontrol edilemeyecek kadar yayılmış olduğundan korkuyordum
- "Masalsız bir çocukluğa çocukluk mu denir? Peki, kitabevleri olmadan çocuklar masalları nasıl sevebilir? Bir bilgisayar insana bunları veremez."
- Ama beni saatten çok, onun arkasına yazdırdığı şey duygulandırdı. Arkasında, 'Seni zaman duruncaya dek seveceğim,' yazıyor.
- "Günümüz insanlarının problemi, kendilerini fazla ciddiye almaları."
- Herkesin ona mutluluk veren, gözlerini kapattığında gördüğü, zihninin onu o rahat, güvenli ve sıcak köşeye sürüklediği bir yeri vardır. Benim için bu yer, zümrüt yeşili duvarları ve geceleri gökyüzünde parlayan yıldızları çevreleyen büyük pencereleri olan kitapeviydi.
- "Ama kitapları harika yapan şey de bu," dedim başımı iki yana sallayarak. "Böylece sen de okuduklarına kendini katıyorsun."
- Aşkın en doğru tarifinin, iki insanın dürüstçe bir araya gelmesi ve sadece birbirlerini sevmesi olduğuna inanıyorum.
- "...Birine güvenmeyeli çok uzun zaman oldu."
- "Mesele şu ki, artık kendimi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum..."