- Fakat artık değişecektim. Meslek kitapları dışındaki okumayı da azaltacaktım. Benim gibi eşraf çocuğunun mesut olmaması için ne sebep vardı?
- Dünyada bana hiç bir şey, tabiattan (yaradılıştan) melul bir insanın zorla gülmiye çalışması kadar acı gelmemiştir.
- "Demek gidiyorsunuz?" dedi.
Yüreğim hoplayarak bir adım ileri attım. Beni memnun edip etmediğini o anda tayin edemediğim bir ihtimal ve aklıma getirmekten korktuğum bir ümitle:
"Gitmeyeyim mi?" dedim. - Bu halimizle hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden zavallı görmiye hakkımız yoktur...
- "Yılbaşının da sence hiç bir hususiyeti yok mudur?" diye sordum.
"Hayır" dedi, "senenin diğer günlerinden ne farkı var sanki? Tabiat onu herhangi bir şekilde ayırmış mı? Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar mühim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmakta insanların uydurması... İnsan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan bir tek yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir. - Şimdi, gülemeyecek kadar mesuttum ve saadetimi ciddiye alıyordum.
- Kadın sevebileceği zaman sevmiyor, ancak tatmin edilemeyen arzulara üzülüyor, kırılan benliğini tamir etmek istiyor, kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar ona aşk çehresi altında görünüyordu.
- Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
- Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim...
- İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar...