- Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu...Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
- Bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak..
- Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık ruha maliktir!... (syf 37)
- Bütün basit insanlarda olduğu gibi, kederden sevince, heyecandan sükunete geçiyor ve bütün kadınlar gibi her şeyi çabucak unutuyordu. (syf 40)
- Herkesten sakladığı ruhunu ihtimal ki bu deftere dökmüştü ve şimdi onunla beraber gitmek istiyordu. (syf 44)
- Şu koskoca dünyada benim kadar yapayanlız dolaşan bir insan daha var mı acaba? (syf 46)
- *Kırlangıçlar
- Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim. (syf 51)
- Basit, hatta belki de hiç güzel olmayan bir resim bende ne müfrit intibalar bırakmış, ne geniş ümitler doğurmuştu. O soluk insan yüzüne kitaplar dolduracak kadar çok manalar vermiş, onda, hakikatte asla mevcut olmayan vasıflar bulmuştum. (syf 69)
- Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım. (syf 62)