Zaten küçükten beri hakikatten ziyade hayal dünyasında yaşayan sessiz bir çocuktum...
Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok.. Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem.. Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem.. Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok.. Bende arayacak hal kalmadı.. Kalsa da aramam...
Herkesin Almanya'yı kurtarmak için kendine göre bir fikri vardı. Fakat bütün bu fikirler hakikaten Almanya'ya değil, her birinin kendi şahsi menfaatlerine bağlıydı...
Bir gün, akşamüzeri lambasının ışığı altında, kendisine, Jacob Wassermann'ın "Hiç Öpülmemiş Ağız" diye uzun bir hikâyesini okuyordum. Burada, hayatında hiç kimse tarafından sevilmemiş ve kendisine bile itiraf etmediği halde, bir aşk, bir insan sevgisini bekleyerek ihtiyarlamış bir muallimden bahsediliyordu...
Fakat aramamak elimde olmayacaktı. Beni, bütün ömrümce bir meçhulü, mevcut olmayan bir şeyi aramaya mahkûm ediyordu...
"Asıl ?ben?, otuz beş seneye yaklaşan ömrümde, ancak üç dört ay kadar yaşamış, sonra, benimle alakası olmayan manasız bir hüviyetin derinliklerine gömülüp kalmıştım...?
Acı acı güldüğümü hissettim. İnsanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum...
"Yalnız söyleyebilsem.. Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem. Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkan yok.. Bende aranacak hal kalmadı.. Kalsa da aramam.. Zaten bu defteri neden aldım..? Küçük bir ümidim olsa,dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım..?
"Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara girmekten başka nedir..?"
Bir imkan, mevcudiyetine ihtimal vermeye bile cesaret edemediğim bir imkan, boş ve manasız akıp giden ömrümün yanına kadar sokulmuş ve sonra, birdenbire, geldiği kadar ani ve sebepsiz, çekilip gitmişti...
Hermann Broch
Michael Ende
John Berger
Henry David Thoreau
William Shakespeare
Jean-Jacques Rousseau
Muhammed Bozdağ
Hannah Arendt
Hekimoğlu İsmail
O. Henry (William Sydney Porter)